Yazar: Alişan Fidan
Daha önce de dergimizde yarattığı custom motosikletleri ile yer almış olan Serkan Ünverdi yeni yaptığı Triumph T100’ün hikayesini bizzat kendi ağzından duymak istedik. Biz bir sorduk o on cevap verdi.
Motoron: Neden Triumph T100’ü Seçtiniz?Serkan Ünverdi:Herşey İlker beyin (İlker İkier) beni arayıp R80 yaptırmak istiyorum demesiyle başladı. Kısa bir telefon görüşmesinin ardından yüz yüze görüşüp tanıştık. Amacım müşterimin isteklerini daha iyi anlayabilmekti. Tanışma esnasında öğrendiğim; istediği özel yapım motorun garajındaki 4. motor olacağıydı ancak motosikletlerinden biri olan Triumph T100 modelini satıp böyle bir şey yaptırmak istiyordu. Ona tavsiyem 2014 model olan Triumph’u satıp 2. jenerasyon BMW R serisi yapmaktansa çok daha yeni ve hali hazırda klasik bir görünüme sahip olan T100’ü customize etmek oldu. Kendisi de bu konuda “olur” verdikten sonra çalışmalara başladım.
M.: Peki ne gibi işlemler yaptınız? Yani tasarım aşaması gibi şeyleri soruyorum. S.Ü: İlk adım tabi ki kişinin kullanım tarzını, isteklerini belirlemek. Bunlar birazda benim ikna çabalarımla(gülüşmeler) belirlendikten sonra clip-on gidonlu tek kişilik bir model yapmaya karar verdik ve bir renk seçtik ancak bu rengi uygulamadık. Sebebi ise motosiklete yapılan bir çok parçanın alıştırmasının bitmeye yakın bir döneminde, İlker bey seçtiğimiz renkten vazgeçti ve bu durum beni yeni bir tasarım yapmaya itti. Çünkü ben uygulanan renklerin de tasarımla örtüşmesine dikkat ediyorum. Tabiki her zaman benim dediğim olmuyor ancak çok absürt olmadıkça 1. önceliğim elbette müşteri memnuniyeti. Yeniden bir görüşme yaparak hangi renk tonları olacağıyla ilgili kesin bir karara vardık. Ancak ortaya çıkan sonuç başta konuştuğumuzdan farklı bir tasarım gerektiriyordu. Bu sebeple tekrar işe koyuldum.
Yeni tasarım, seçilen renkten dolayı daha endüstriyel bir tema içermeliydi. Motosiklet yine tek kişilik olacak ama eski tasarımdaki şıklık yerine daha maço bir etki bırakmalıydı. Dolayısıyla motosiklette bu etkiyi bırakacak ölçümlerimi yaptıktan sonra üç aşağı beş yukarı bir siluet ortaya çıkmaya başladı. İşe ilk parça olan el yapımı arka çamurluğun 3 boyutlu modellemesiyle başladım. Ardından sele, gidon benzin deposu detayları ve ön çamurluk derken tasarımdaki şekli elle tutulur gözle görülür 3 boyutlu gerçek bir şekle dönüştürdüm. Tabiki bunlar işin temeli, bundan sonra detaylar ve modellenen parçaların gerçeklerini üretme aşamasına geçtim.
Üretim aşamasına arka çamurluktan başladığım için parçaların yapımı ve son halindeki detaylanmaları da bu sırayla gelişti. Arka çamurluğun ardından benzin deposu ve bütünlük oluşturması için arka çamurluğu da kapsayacak depo kemerine sıra geldi.
M.: Bunlar anlatıldığı gibi kolay değil diye düşünüyorum. Çok özveri gerek gibi duruyor.
S.Ü:Elbette bunlar yazıldığı kadar kolay üretilmiyor zira parçaların uzun vade de formunu koruyabilmesi için tasarımdaki ve orijinal deponun üzerindeki kıvrımlara mükemmel uyum sağlaması gerekiyor. Tüm bunlar elle yapıldığı için de bir hayli zaman ve emek istiyor. Deri gibi daha yumşak bir materyalde bu sorun yok ancak aluminyum gibi bir metalle çalışıyorsanız bunun başka yolu yok.
M.: Sonra ne yaptınız? S.Ü: Arkasından sıra geldi arka stop lambasına. Daha önceki röportajlarımda da belirttiğim gibi tasarımlarımda elimden geldiğince el yapımı parçalar kullanmaya, uygulamaya çalışıyorum ki proje gerçek anlamda kişiye özel olsun. Elbette bu tasarıma hazır bir stop, sinyal, far kiti de taksam siluet çok değişmeyecek ve hemen hemen aynı görsel etkiyi bırakabilecekti. Ancak bu çok kolay taklit edilebilir bir şey olurdu. Bu sebeple taklit edilemeyeceğinden değil ancak gerçek anlamda çok daha fazla emek ve sonuçta da özgün bir şey ortaya çıktığı için bu yolu tercih ediyorum.
Her neyse yukarıda yazdığım gerekçelerden dolayı ve tasarıma yakışacağını düşündüğüm için stop lambasını 150 cc lik motosiklet pistonundan yaptım. İçindeki led ve dirençlerin lehimlenmesinden, yansıtıcısına, duyuna kadar herşeyi elde yapıldı. Hemen ardından sıra sinyal lambalarına geldi. Burada da parçaların bütünlüğünü korumak ve T100 ün orijinal şasisindeki yuvarlak kauçuk tapaları kullanmak yerine kısalttığım kuyruk şasisini sinyal işleviyle sonlandırmak istedim. Dolayısıyla 7000 serisi aluminyum bloktan tornada piston şekilli parçalar işlendi bunların içine sinyalin aktif olarak çalışması için gerekli parçalar akuple edilerek bu parçaların fabrikasyon standartlarda şasiye montajı yapıldı. Daha sonra sıra geldi seleye. Motosikletteki tasarım gereği uygun gördüğüm uzunlukta sele yapılması gerekiyordu. Burada motosikletin orijinal sele plastiğinden faydalandım. Zira saklanması gereken elektrik tesisatı için gerekli olan oyuntular içeriyordu bunları yeni baştan yapmaktansa orijinal plasitğini kesip plastik kaynağı ile kaynatarak sele plastiğini yeniden şekillendirdim. Arkasından orijinal danstesindeki süngeri bu şekle uyarladım ve süngerin şeklini de ergonomiyi ve tasarımdaki unsurları dikkate alarak oluşturdum. Daha sonra tabiki belirlediğim renk tonundaki deriyle kaplandı. Bunun montajında da elbette kolay sökülüp takılabilmesi ve fabrikasyon standartlardaki montaj rijitliği atlanmadı.
Sıra geldi yan kapaklara, uzaktan bakıldığında hava filtre kutusunu kaplayan kapakların şekli her ne kadar orijinal şekli gibi dursada aslında değil . Amaç tasarımdaki abartısız sadeliği korurken aynı zamanda evrensel tasarım kurallarına uymak. Bu kurallardan en önemlilerinden biri şu; tasarımda birbirini takip eden veya birbirine paralel çizgiler göze hoş görünür. Bunu yapabilmek adına orijinal kapaklardan model alarak ön tarafı orijinal yükseklikte arka tarafa doğru ise yaklaşık 35- 40 mm daha yüksek bir yan kapak yaptım. Fotoğraflardaki ışık açısından bu durum çok belli olmasa da canlı gözle bakıldığında sele ile kapakların arası paraleldir. Orijinal depo pedleri aluminyum ve paslanmaz çelik civatalarla yeniden şekillendirilip endüstriyel görüntüye destek sağlandı.
Eskiden farın sol tarafında olan kontak yeni bir braket yapılarak ve ergonomi gereği motorun sağ tarafına depo altına konumladırıldı. Ön fardaki değişiklik sebebiyle konjektörün yeni yeri yağ radyatörünün üstü, kornanın yeni yeri ise radyatörün alt kısmı oldu. Mat renklerin hakim olduğu tasarıma uyması ve kontrast oluşturması adına orijinal bir çok parçaya saten (brushed) aluminyum görünümü verildi. Daha kısa bükümlü daha daha alçak gidon uygulaması yapıldı. Son susturucular yine biraz daha sesli olacak şekilde el yapımı ve toz kaplama olanlarıyla değiştirildi. Manifold ve susturucu arası eksoz sargısyla sarıldı. Orijinal ön çamurluk yeniden şekilledirildi.
M.: Sizi en zorlayan kısım neydi? S.Ü: Beni en çok zorlayan kısım ön far oldu çünkü standart veya aksesuar olarak satın alıp takılabilecek bir ön far istemiyordum. Hem diğer parçaların bütünlüğünü devam ettirebilmek, hem tasarıma uyumlu olmasını sağlamak, hem de özgün olması adına ön farı da piston şeklinde ya da pistondan yapmaya karar verdim. Motosikletin tasarımı gereği çapı 160 mm civarı olmalıydı. Araştırmalarım sonucunda 159 mm çapında Mahle marka iş makinası pistonu buldum. 3,2 kg olan pistonu tornada içini boşalttıktan ve far yuvası açtıktan sonra 1,2 kg ya düşürdüm. Bu orjinal farın ağırlığından daha düşük bir rakam oldu. Daha sonra bu çapa uygun bir farın lensini ve yansıtıcısını kullanarak çalışan bir far elde etmiş oldum. Ancak bu kadar uğraşa ve detaya Ön far kesinlikle yandan bağlamalı olamazdı. Hem far ayarı yapılabilecek hemde en az 3 nokta bağlantılı yeni bir el yapımı gizli braketle farın montajını tamamladım. Bu sayede iki mesnet arasındaki amortisör milleride ortaya çıkarak istediğimiz endüstriyel görüntüye katkı sağladı. Bu noktada da orijinal göstergelerden hız göstergesini tek olarak kullanmayı uygun gördük. Bu sebeple üst mesnetteki orijinal noktalara bağlanan yeni bir gösterge tutucu aluminyum braket yaptım. Ayrıca devir saati içinde bulunan ancak sürüş güvenliği açısından önemli olan yağ lambası ve boş vites lambası gibi uyarı ışıklarını da bu braket üzerine yerleştirdim. Yerleri ve şekilleri değişen parçalardan dolayı mevcut elektrik tesisatı fabrikasyon standartlarda yeniden düzenlendi, gizlendi. Mekanik parçaların görsel restorasyonu yapıldı.
M.: Peki sonuç ne oldu? S.Ü: Sonuç; marşa basıldı ve test sürüşü başarılı geçti. Performans konusunda ise motoru orijinal bırakmayı tercih ettik. Yani bildiğiniz 69 HP güce sahip T100 işte. Fakat sesi çoook daha iyi, ergonomisi oldukça rahat, özel yapım bir motosiklete binmenin keyfi ise paha biçilemez.
Bu arada müşterimin garajındaki motosikletlerden biri ise BMW RnineT idi. Son görüşmemizde artık ondan keyif almadığını ve onun yerine Triumph’ı tercih ettiğini belirtti.
Yorumlar
Loading…