Aslına bakılırsa 1960’lı yılların sonuna doğru gitmek gerekirİlk o zaman cep telefonu ile karşılaşmadık mı?
Uzay Yolu’nun müdavimleri daha iyi bilecektir, o dizide yer alan ve hayal bile edilmesi güç şeyler bugünkü günlük yaşamımızın vazgeçilmezleri olmadı mı? Ormanda ağaçlar arasında motosikleti andıran araçların uçarak ilerlemeleri, daha birçok hayal denilen ama gerçekte inanılmaz hizmetler yaratan düşünceler… Aslına bakılırsa, motosiklet konusunda bir çoğumuzun aklından geçen, ‘motosikletin uçup gittiği’ şeklindeki algıdır. Çünkü motor diğer araçlardan hızlıdır ve aracınızda ilerlerken sizin yanınızdan hızla geçip giden motosiklet hakkında bir başkasına anlatırken ilk cümleniz muhtemelen şöyle olmaktadır: “Yanımdan uçar gibi geçti gitti!” Belgesellere daldığım zamanlarda her yeni teknolojik gelişme beni şaşırtır. A4 diye tabir edilen bir dosya kağıdının neden 21 x 29.7 cm ebadında olmasını hep merak etmişimdir.
Cimnastik derslerinde barfiks ve paralel aletlerinde antrenman yaparken ellerimizin kaymaması için kullandığımız magnezyum, hep ilgi alanıma girmiştir. Otomobillerde motor için ayrı, şanzıman için ayrı yağ kullanılırken motosiklette her iki bölüm için aynı yağdan söz edilmesi çoğu arkadaşıma ilginç geliyor. Motosiklet genelde iki teker ama gücüne, kullanım amacına göre çok farklı tipleri olan bir araç. Bu nedenle çok farklı modellerine rağmen onun yarattığı algı, hızla eşdeğer olmaktadır. Peki ya motosiklet uçmaya başlarsa? İşte o zaman kafamız çok karışacak. Peki, mümkün mü, gelişmelere bakacak olursak bırakın mümkün demeye prototip denemelerinin başarılı olduğu şeklinde haberleri izliyor ve dinliyoruz. Sanıyorum uzaya yolculuk için kendilerine yer ayırtanlar gibi şimdiden kendimize birer uçan motosiklet satın almak için kapora yatırmaya başlayacağız. Bazılarımız motosikleti spor için, bazılarımız günlük hayatta kullanmak için sahip oluyorlar.
Motosiklete ‘Şeytan Arabası’ diyenler acaba onun uçmaya başladığını görürlerse nasıl yorum yapacaklar? Zaten motosiklet neredeyse uçak gibi gitmiyor mu ki? Hızlı gitse de, uçak gibi olsa da hatta uçsa da motosiklet ülkemizde gerçek değerini bulamamış bir araçtır. Motorun sevilmesi, yaygınlaşması ve gelişmesi için daha çok çalışmamız gerekiyor. Zaman zaman motosiklet kullanılarak başka konular dikkate çekilmeye çalışılıyor. Başkası, başkaları için kullanılan motosikletin kendisinin dikkati çekmesi için ne yapmamız konusunda tüm motorseverler ve motosiklet kullanıcıları kasklarını çıkarıp masaya koyma zamanı gelmiştir. Havada uçuşan fikirlerimizi masaya kondurmalıyız. Avrupa’nın ve Dünyanın en yüksek vergili motosikletini kullananlar olarak bu duruma son verme zamanı gelmiştir diye düşünüyorum.
Biliyor musunuz, AB’ye girmeyi bir tek şu araç vergilerinden kurtulmak için istiyorum. Çok egoistçe bir yaklaşım diyebilirsiniz. Ancak, geliri sürekli artmayan, toplayabildikleri ile kendine bir motor alabilen vatandaşımızın kendini geliştirdikçe daha yüksek hacimli sınıfa geçmesinde vergi burkaçlarından kurtulması bugünkü koşullarda mümkün değil. İnanıyorum, yeni kabine oluştuğunda tüm motosiklet kullanıcıları olarak Meclis’imizi ziyaret edip sonra da kabinemizin Maliyeden Sorumlu Bakanı ile biraraya geleceğiz. Trafiği rahatlatmak, hürriyet sevincini yaşamak, geleceğin en temiz çevresini inşa etmek, özgürlük ruhunu yaratmak ve onu korumak için bunu yapacağız. Karada gideni için bu kadar çok yükler getirilen motosiklet için acaba uçanı gelse bunun için neler ödeyeceğiz? Düşünmek bile istemiyorum!