Tamamen yenilenmiş bu Vespa geçmişten esintiler taşıyor. Çelik gövdesi,
daha iyi şasi ve süspansiyonları, üç valflı daha güçlü motoru sayesinde
şimdi hem daha fazla sürüş keyfi veren, hem de estetik açıdan şık bir
scooter var. 50, 125 ve 150 cc’lik üç versiyonu 2.720 Euro (50-2t) ile
4.250 Euro (150 cc) arasında fiyatlarla satışta
Yıl 1967: Milano Motosiklet Fuarında Piaggio firması ilk kez Vespa Primavera’yı tanıtıyor. Kompakt ve çarpıcı bir scooter, zaten o yüzden o günden sonra dünyada en çok beğenilen ve satılan modellerden biri haline geliyor ve 1976 yılında daha güçlü olan ET3 modeli çıkarılıyor. Bugün Piaggio o efsanevi modeli aynı isimle yeniden piyasaya sürüyor. Başarının tekrarı her zaman zor bir iştir, ama daha ilk bakışta ve ilk dinamik temasta bu versiyonun da taşıdığı adı boşa çıkarmayacağı belli oluyor. Tabii içinde bulunduğumuz kriz zamanları izin verirse…
Şunu önceden hemen belirtelim ki, yeni Primavera bildiğimiz LX modelinde yapılmış bir restyling çalışmasından ibaret değil. Evet, bu modelin temel özelliklerini paylaşıyor ama, geliştirilmesi sırasında yapılan gerek estetik gerek teknik müdahaleler ile tamamen yeni baştan yaratılmış bir scooter. Özellikle de çizgileri: Firmanın Marco Lambri tarafından yönetilen Stil Merkezi, bu motorun hatlarını daha pahalı olan 946 modelindeki yeni ve rafine çizgilerle buluşturmuş. Özellikle arka tarafından bakıldığında, yan çamurlukları çevreleyen marşpiyel çıtaları ve sivriltilmiş kuyruk kısmıyla, Primavera modeli daha bir “Vespa”. LX modeline göre bu modelde daha az plastik kullanılmış, taşıyıcı gövde daha sağlam. Çizgilerindeki sadelik karoserden dışa taşmayan sinyal lambalarıyla daha belirgin hale getirilmiş, ön panel üzerinde yer alan ve gidon mili borusunu örten “kravat” ile klakson, zaten motorun karakteristik armasını temsil ediyorlar. Farı çevreleyen krom kaplama çerçeve de altmışlı yılların Primavera’sını anımsatarak motora retro bir görünüm kazandırıyor.
LX modeline nispeten ölçülerde hafif bir değişiklik söz konusu: Primavera daha uzun (1.800 mm’karşı 1.860 mm); akslar arası mesafesi daha fazla (1.340/1.280 mm), ama genişlik acından daha ince (735/740 mm). Selenin yeni formu ön kısmında daha dar ve oturma yüzeyinin yerden yüksekliğini 785 mm’den 780 mm’e indirmiş. Bu nedenle taban platformu da biraz daha daraltılmış ve ayakların daha rahat koyulabileceği ergonomik bir forma kavuşturulmuş. Scooterin 125 cc versiyonunun deklare edilen yakıtsız ağırlığı 117 kg; yani 110 kg ağırlığındaki LX modelinden daha hafif. Kumanda köprüsüne gelince, gösterge tablosu tamamen yenilenmiş ve eski Vespa’lardaki gibi yelpaze şeklinde takometreler konulmuş. Saat için küçük bir display ekran, toplam ve kısmi kilometre sayacı ile, bir de yakıt seviye göstergesi var. 1996 yılında (!) ET4 modelinde ilk kez karşımıza çıkan gidon kumandaları nihayet yenileriyle değiştirilmiş.
Farklı renkler
Yeni scooterim çizgilerini ortaya çıkaran canlı renklerden üçü görülüyor. Mevcut renk seçeneği ise altı tane. Montblanc beyazı, midnight laciverdi, ejderha kırmızısı, toscana (crete senesi) kahverengi, deniz mavisi ve volkan siyahı. Sele renkleri de bunlara göre kombine edilmiş: Koyu gri, kum beji ve kırmızı. Bagaj, ön ve arka taşıyıcı tabla vs gibi bir sürü aksesuar mevcut.
Sele altı bölmesinin kapasitesi de büyütülmüş (eskiden 14,3 litre olan hacim şimdi 16,6 litre), zira akü ortadan geçen tünelin içine alınmış ve böylelikle motorun ağırlık merkezinin yüksekliği de alçaltılmış. Eşya taşıma bölmesi motora erişmek istediğinizde komple sökülüp çıkartılabiliyor.
Scooterin imalat kalitesi gerçekten en üst düzeyde; muhtelif parçaların birleşme noktaları mükemmel. Renkler de her zamanki gibi harika ve bunlara bir de çok alımlı metalik kahverengi eklenmiş. Bu rengi eklemelerinin nedeni, ilk çıkan Primavera serisindeki motorların renklerinin beyaz ve kahverengi olması ve kahverengi karoseri-bej selesi olan scooterin o devirde çok ilgi görmesi. Primavera, gövdesinin altındaki aksamında da bazı sürprizlere yer veriyor: Arka jant aynen öndeki gibi 11 inç’e yükseltilmiş (LX üzerindeki 10” idi); taşıyıcı yapı rijiditeyi arttırmak için stratejik noktalarda sağlamlaştırılmış (şasi kapanma noktası olarak tanımlanan yerde +%154, gidon mili gömleğinde ise +%40); motorun gövdeye bağlantı noktaları yeniden dizayn edilmiş ve şimdi özellikle sele ile taban platformuna yansıyan titreşimleri azaltmak amacıyla kauçuk tamponla (silent block) desteklenmiş iki adet kol motoru gövdeye sabitliyor (titreşimler -%40 azalmış); geleneksel olarak tek kollu olan ön süspansiyon yerine şimdi alüminyum mesnede sabitlenmiş amortisör var ve bu mesnet onu tekerleğe eskisi gibi iki adet vidayla değil, bir adet menteşe pimiyle raptediyor. Patentli olan bu pimle bağlantı sayesinde sürtünme katsayısında düşüş elde edilmiş. Arkadaki kampanalı frenin çapı da 110 mm’den 140 mm’e yükseltilmiş.
Rahat, kolay sürülebilen, gençlere yönelik kullanışlı bir scooter. Aynen 1967 model Primavera gibi. Titreşimlerden arındırılmış olması güzel, ama ABS opsiyonel akseusar olarak bile yok.
ÇOK KULLANIŞLI, SIFIR TİTREŞİMLİ
Gövde ölçülerinde yapılan değişiklikler sele pozisyonunu daha rahat hale getirmiş, şimdi cüssesi nispeten daha irice olan sürücüler için de ergonomik bir oturma pozisyonu söz konusu. Yeni sele ve yeni taban platformunun dizaynı ayakları tabana daha rahat dayamanızı sağlıyor. Gidonda kullanılan kumanda tertibatı şimdi kesinlikle daha kaliteli malzemeden. Yalnız passing/uzun far kumandası basarak değil de yanal yönde çalıştığı için buna alışmak gerekiyor. Ayrıca aynı tipteki sinyal lambaları kumandasına da çok yakın.
Son jenerasyon 3 valflı tek silindirli motorda yeni bir elektronik ünite kullanılmış ve güç dağıtımının daha akıcı olmasını sağlamak için varyatör oranları optimize edilmiş. Bu sayede motorun bütün devirlerinde titreşim neredeyse yok gibi.
Primavera maksimum hıza gayet kademeli bir şekilde erişiyor (bizim test ettiğimiz motor 125 cc idi). Son derece kolay kullanılabilir olmasını gövdenin siklistik özelliklerindeki iyileştirmelere borçlu. Üzerine çıktığınızda hiç yabancılık çekmiyorsunuz ve trafikte kayar gibi rahat manevralar yapabiliyorsunuz. Dönüşlerde biraz daha riskli yana yatırma manevraları yaptığınızda bile dengesinde en ufak dağılma olmuyor ve rahatça topluyor.
İlk çıkan ET4’lere göre kesinlikle daha güvenli olduğu gibi, daha yeni bir model olan 3 valflı LX modellerinden de daha iyi.
Frenleri güçlü ve etkin, ama fren kollarına biraz fazla güç uygulamanız gerekli; ön diske kumanda eden kol biraz daha esnek olsa daha iyi olabilirdi. Fren sisteminde ABS yok ama ileride konulacağını söylüyorlar. Yakıt ekonomisine gelince, firma 50 km/h hızla gidildiğinde bir litre benzinle 64 km yol yapılabileceğini deklare ediyor. Periyodik bakımların ise her 10.000 km’de bir yapılması öngörülmüş.
Bu model için satışa çıkarılmış bir yığın aksesuar var, bunlar arasında yan sehpa, içinde çantası olan bagaj, öne ve arkaya monte edilebilen bagaj taşıyıcılar, yüksek veya alçak tipte rüzgar siperliği, bacak brandası, elektronik alarm, sele-gidon mekanik alarm tertibatı ve örtme brandasını sayabiliriz.
Yekpare gövde
Solda Primavera’nin çelik sactan yapılmış olan karoseri görülüyor. Gövdenin muhtelif parçalar birbirine robot makineler tarafından kaynak ediliyor. Üstte, titreşimleri azaltmak amacıyla motorun gövdeye ikili lastik tampon (silent block) kullanılarak monte edilmiş hali görülüyor.
Yeni süspansiyon
Üstte, Primavera’nin tek kollu süspansiyonu amortisöre LX versiyonuna göre farklı bir şekilde bağlanmış olarak görülüyor (sağdaki resim). Soldaki fotoğrafta ve CAD programıyla yapılmış resimde ise, amortisör teker poyrasının hafif alaşımlı mesnedine LX modelindeki gibi değil, pimle takılmış. Bunun amacı çalışma sırasındaki sürtünmeleri asgariye indirgemek.
TEKNİK ÖZELLİKLER
(Parantez içindekiler 150 versiyonuna ait verilerdir)
Motor: 4 zamanlı tek silindirli, silindir gömlek çapı 52X58,6 (58X58,6) mm, silindir hacmi 124,5 (154,8) cc, supap zamanlama sistemi kafadan eksantrikli tek mil ve 3 valflı; yağlama ıslak karterli, güçlendirilmiş hava soğutmalı, maksimum güç 7.700 (7.750) devirde 10,7 (12,9) bg, maksimum tork 6.000 (6.500) devirde 10,4 (12,8) Nm.
Besleme sistemi: Elektronik enjeksiyon. Depo kapasitesi 8 litre.
Marş: Dijital elektronik
Tranmisyon: Birincil olanı trapez kayışlı, sonuncusu dişlilerle.
Şanzıman: Tork servo sistemli ve kesintisiz çalışan otomatik vites varyatörü.
Debriyaj: Kuru santrifüjlü otomatik debriyaj.
Şasi: Taşıyıcı gövde baskı çelik sac, kaynaklı takviye plakaları mevcut.
Süspansiyonlar: Önde, helezon yaylı ve amortisörlü tek kol, esneme payı 78 mm. Arkada, yayı 4 pozisyonda ön yük ayarı yapılan hidrolik amortisörlü oynak motor. Esneme payı 70 mm.
Tekerler: Alüminyum alaşımlı jantlar, önde 2,50×11”, arkada 2,75×11”; tubeless lastikler, önde 110/70-11”, arkada 120/70-11”.
Frenler: Önde 200 mm disk ve çift pistonlu fren kaliperi, arkada 140 mm kampanalı mekanik kumandalı fren.
Boyutları (mm) ve ağırlığı: Uzunluğu 1.860, eni 735, akslar arası 1.340, sele yüksekliği 780; boş ağırlığı 117 kg.
Renkleri: Beyaz, lacivert, kırmızı, kahverengi, mavi, siyah
Fiyatı: 4.250 Euro
Distribütör: Ferco Motor
www.fercomotor.com.tr
*Primavera: İlkbahar