Yazar: Ahmet Köseoğlu
Bazıları için inanılmaz bir meziyet gibi görünen virajlarda asfalta diz değdirmek, onlar için mecburiyetten öte bir şey değil… Söz konusu şey dirsek değdirmek olduğunda ise çoğunun cevabı aynı; Yarışa iyice yoğunlaşmıştım, farkında değilim. Ve karşınızda dirsek kaydırıcılarına ihtiyaç duyan Motosiklet Gururları.
En yetenekli motosiklet yarışçısı kimdir? Böyle bir soru sorulacak olursa sanırım 10 kişiden en az 8’i düşünmeden “Rossi” cevabını verecektir. İtalyan pilot Valentino Rossi, içinde bulunduğumuz zaman itibariyle yeteneğinin (7 MotoGP şampiyonluğu) yanı sıra espritüel karakterinin de etkisiyle basının ve motosiklet severlerin –hatta F1 Ferrari takımının- gözdesi konumunda. Efsane pilotlardan; Giacomo Agostini, Michael Doohan, John Surtees, Mike Hailwood, Barry Sheene, Kenny Roberts, Eddie Lawson, Kevin Schwantz, Wayne Rainey ya da Isle Of Man TT efsanesine dönüşen Guy Martin akla hemen gelecek isimlerden değil. Hâlbuki tüm bu isimler dönemlerinin yıldızları konumundaki efsaneler. Tıpkı Jean Philippe Ruggia gibi… İşte gelişimin tarihi:
Gelişim
Sene 1988’ler… Ya da en iyisi işe önce 1978’leri anlatmakla başlayalım… Daha sonradan “Kral” (King) lakabını alacak olan Amerikan asıllı bir yarışçı, 1978 yılında 500 cc’lik Yamaha’nın koltuğuna geçip, MotoGP pistlerinde yarışmaya başlıyor. Kenny Roberts isimli bu yarışçı daha önce kimsenin kullanmadığı, daha çok toprak yarışlarında (dirt-track) işe yarayan “powerslide” tekniğini (virajda arka tekeri dönülen virajın tersi istikametine patinaja sokarak kaydırma) kullanarak Yamaha’nın arkasını kaydıra kaydıra virajları yutuyor. İlk defa çıktığı Avrupa pistlerinde 1. olan ve King (Kral) lakabını alan Kenny Roberts, daha sonra günümüzde de kullanılan motordan sarkma-diz değdirme tekniğini bulup uygulamaya başlıyor. Ve sonuç mükemmel; 1978-79-80 yıllarında üst üste 3 MotoGP şampiyonluğu. Böylece bu başarıya tanık olan diğer yarışçılar da aynı tekniği uygulamaya koyuluyor. Sağa doğru dönerken poponun yarısını selenin sağından dışarıya çıkar, sol dizle depoyu bastır, gözler yere paralel, bakışlar dönülen virajın sonunda, sağ dizi asfalta sürterek daha ne kadar yatılabileceğini kontrol et… ve işte müthiş hızla geride kalan bir viraj daha. Sola dönmek için de tam tersini uygula…
Yamaha Fransa pilotu Jean Philippe Ruggia yukarıda tarihe ilk defa virajda dirseğini yere değdiren yarışçı olarak geçerken Motosikletten sarkan sürücü motorun daha dik pozisyona gelmesini sağlıyor; dolayısıyla daha fazla yol tutuşu elde ediyor. Daha fazla yol tutuşunun pistlerde tek anlamı var: daha fazla performans. Gerçekten olağanüstü işe yarayan ve günümüz profesyonel performans sürüşünün vazgeçilmezi bir teknik. Daha önce bilinçsiz olarak virajda dizini açıp asfalta deydiren yarışçılar var olsa da bu tekniği Kenny Roberts’in uygulamaya geçirdiği kabul ediliyor. Zaten diz koruyucuların (slider) kullanımı da Kenny Roberts ile başlıyor.
Ve işte sene 1988. 250 cc GP yarışlarında bir pilot, İngiltere’nin ünlü Donington Park Pisti’nde ardı ardına virajları alırken; viraj ortasında çekilen bir fotoğrafta görenlerin bir daha baktığı, duyanlarınsa inanamadığı bir kare ortaya koyuyor. Yamaha Fransa pilotu Jean Philippe Ruggia tarihe ilk defa virajda dirseğini yere değdiren yarışçı olarak geçiyor.
22 yıl önceki teknoloji ile dirsekleriyle asfaltı süpüren Jean Philippe Ruggia bu günkü teknoloji düşünüldüğünde, sektördeki argo söyleyiş ile beklide ‘kulak memesini’ asfalta değdirebilirdi –tabi Ruggia, kasksız olmayacaktır-. Fakat şimdiki yarışçıların da en az eski pilotlar kadar yetenekli olduğu unutulmamalı. Üstelik daha güçlü ve daha hızlı motosikletler kullanıyorlar.
Örneğin 2009 yılında Katalunya’da koşulan MotoGP yarışı, iki Fiat Yamaha pilotu Valentino Rossi ve Jorge Lorenzo’nun müthiş kapışmasına sahne olmuştu. Yarıştan akıllarda kalan en önemli kare ise müthiş bir konsantrasyon ile birbirlerini geçmeye çalışan yarışçıların virajda dirsekleri yerde birbiri arkasına yol almalarıydı…
MotoGP Motosikletleri
1988 yılından günümüze geçen 23 yıl içerisinde motosiklet teknolojisinde büyük gelişmeler yaşandı. Motor güçleri büyüyen yarış makinelerinin ağırlıkları alüminyummagnezyum ve karbon parçalar sayesinde her geçen yıl daha da aşağıya düştü. Michael Doohan’ın efsanevi iki zamanlı Honda NSR 500’ünün 12.000 dev/dakikada 165 beygir güç üreten motorunun günümüzdeki selefleri 200 bg ve üzerinde güç üretirken; son hız limitleri 320+ km/saat değerlerinde. Geçtiğimiz sezon Valentino Rossi’nin MotoGP’de kullandığı 800 cc’lik Yamaha YZR-M1 200+ beygir güç üretirken sadece 148 kg ağırlığındaydı –aslında mühendisler motosikleti bu kilonun altına da kolayca düşürebilecek durumdalar fakat MotoGP organizatörü Dorna’nın kuralları bunu engelliyor-. Yıllar içerisinde motosikletler üzerinde ki bu gelişmeler kuşkusuz lastiklere de yansıdı.
Yorumlar
Loading…