Haziran’ın son haftasıydı… Yamaha Türkiye bir MT-10SP’yi teste açmış, rica ettik, alıp kaçırdık. Şöyle bir binelim diye aldık, üzerinden inemedik. Motoru görenlerin aklında ise MT-10SP ayrı bir yere sahipti.
Başrollerde: Eren Dursun, Fuat Domaniç, Serkan Tekdurmaz, Volkan Kenaroğlu
2016 yılında piyasaya çıkan sarı jantlı, gri buzdolabı renkli düz MT-10’dan sonra 2017’de piyasaya çıkan Yamaha’nın son bombası MT-10SP artık Euro4 normlarına sahipti. Genel görünüş bakımında gövdesinde mavi-gri ve siyah renklerinden başka Öhlins’lerin sarı rengi genel görünüme damga vurmuştu. Öhlins sarılarının akıldan çıkması pek mümkün değildi. Avrupa ve Türkiye’de çok popüler olan MT-07 ve MT-09’dan sonra Yamaha MT-10’u da piyasaya sürmüş, herkesi bir kere daha heyecanlandırmayı başarmıştı. 07’deki CP2, 09’daki CP3, 10’daki CP4 motorlar gerçekten de ayrı ayrı heyecan verici ürünlerdi. CP kodları “crossplane”; yani 270 derecelik çalışma prensibine sahip olduklarını ifade ediyordu.
07 ve 09 sıfırdan tasarlanmış motorlar olmasına karşın, MT-10SP Amerika için yapılmış R1S’ten türetilmiş. Yani var olan bir süper spor motoru soymuşlar, yüksek bir gidon ve biraz daha yola uygun ateşleme haritası yüklemişler ve yolda giden bir “hyper-çıplak” yapmışlar. Dünyada son dönemde çok popüler olan hyper-çıplaklar, genellikle süper pahalı spor motorlardan türetildiği için kendileri de pahalı idiler. Örnekleyecek olursak; Monster 1200R, BMW S1000R, Aprilia Tuono 1100, KTM Super Duke gibi motorların fiyatları Türkiye’de 20.000 euro’yu geçiyordu. Hal böyle olunca, MT-09’dan inen adam bu motorlar için pek heyecan duyamıyordu. Ancak MT-10’un çıkışı, motor dünyasındaki pek çok kişi için bir heyecan oldu. Dar bütçelerin dostu Yamaha, bu motora nasıl bir etiket koyacaktı? Yaz başında biz SP’ye bindiğimizde 2016 sıfır kilometre MT-10’lar 61 bin lira olmuş, 2017 Euro 4 SP ise 79.000 lira etiketle satışa sunulmuştu.
Rossi’nin MT’si mi? Pistte Sürüş
SP yani “özel üretim” denince, işin içine bir de Öhlins’ler girince insan “acaba bu Rossi’nin motoru mu?” diye düşünüyor. Standart MT-10’da bulunan Kayaba süspansiyonlar bu modelde yerini yolu her an okuyan ve ona göre süspansiyon ayarını yapan Öhlins’lere bırakmış. Avrupalı gazeteciler motoru standarta göre daha yumuşak çalışır bulmuşlar. Ancak biz standart MT-10’a karşı sürdüğümüzde Öhlins’li SP’yi biraz daha “sert” bulduk. Ancak şunu da söylemek lazım ki Öhlins’li versiyonda motorun arkası ve önü birbiri ile daha uyumlu olmuş gibi hissediliyor. Özellikle pistte Öhlins’in SP’nin hissiyatı daha iyi. Otomatik süspansiyonlarda artık sizin tornavida ve alyan anahtarlar ile işiniz kalmıyor, ekrandan elektronik olarak süspansiyon ayarını yapabiliyorsunuz. Otomatik süspansiyonun hafızaya kaydedilmiş A1 ve A2 diye 2 otomatik ayarı var, bunlardan birisi yumuşak, diğeri sert.
Pistte sürdüğümüzde MT-10SP gerek sesi, gerekse tam gaz açmalarda neredeyse sonsuzmuş gibi gelen gücü ile R1’in benzeri olduğunu hemen hissettiriyor. Kullanım pozisyonu sebebiyle elbette bir R1 ve tam bir pist motoru olmaktan uzak olsa da net ve keskin viraj çıkışları var. Üzerinde standart gelen Bridgestone S20R lastikler de gerçekten iyi. Virajlardaki keskinliği ve stabilitesi gerçekten iyi. Bu konuda diğer kardeşleri 07 ve 09’un “oynak” halinden çok farklı. Oturuş pozisyonunu da çok sevdik, özellikle şişkin depo, kendisine dizlerle sarılmak için bütün kolaylığı sağlıyor. Şasi çok oynak değil ancak yön değiştirmeler de kısa aks aralığı sayesinde mükemmel. Adeta raylarda dönüyormuş hissiyatı var.
Sp diğer MT’lerden daha oturaklı ve işçiliği daha iyi bir motosiklet. Her ne kadar R1’den türetilmiş olsa da motorun %60’ı R1’den farklı ve bu motora göre üretilmiş. Motorun gaz tepkisi gerçekten iyi ayarlanmış. Hem virajda çok kolay hareket ediyor, hem de devirlendikçe 4 silindirli motor daha da çoşuyor. Islak ağırlığı teknik verilere göre 210 kilogram. Buna rağmen sağdan sola geçişler oldukça kolay. SP’nin TFT göstergesi standart MT-10’dan farklı, direkt olarak R1’den alınmış. Gösterge arayüzünü tamamen değiştirip R1’de olduğu gibi pist arayüzüne dönüştürebiliyorsunuz, bu durumda kronometre ön plana çıkıyor, son tur, en hızlı tur gibi bilgileri de ekranda gösteriyor.
Sokakta Sürüş
SP 2. viteste 162km/s hıza kadar rahat çıkıyor. Yamaha tasarımcıları her ne kadar R1’i baz olarak kullandılarsa da bir sokak motoru yapmayı başarmışlar. MT-09’a göre bir parça daha yatık oturuluyor ve oldukça kolay idare ediliyor. Molla Fenari civarında yaptığımız sürüşlerde tepelere tırmanırken motor karakterini adeta kükreyerek ortaya koyuyor. 2. ve 3. vitesler muhteşem, acayip hızlanma, sonra fren, hop, viraja dalma. Her şey mükemmel çalışıyor.
2’den üçüncü vitese geçerken kafayı kaldırmaya çalışıyor, vites geçişleri nefis, devir gittikçe artıyor, adeta devir çevirmenin sonu yok gibi. Baz modelin aksine SP versiyonunda eli gazdan çekmeden vites atabileceğiniz quickshifter sistemi standart geliyor. Gösterge oldukça doyurucu bilgilere sahip, vites göstergesinde 4’ü pek göremiyorum. Dağ yolu 2 ve 3 seviyor. Tamamı dijital olan göstergede vites, benzin, devir, zaman saati ve yol bilgisayarı gibi bilgiler mevcut.Bu bilgiler arasındaki geçişler gidonun solundan yapılabiliyor. Ayrıca uzun yol için hız sabitleyici de mevcut.
Ateşleme Haritaları ve Tüketim
MT-09 ve Tracer’da alışık olduğumuz Standart, A ve B ateşleme modları standrt MT- 10’da vardı. Euro 4 emisyonlarının gelmesi ile birlikte gaz koluna bir ayar yapılmış ve A-B modları bu versiyona “Power1, Power2, Power3” biçiminde yeniden tanımlanmış. Bu modlar aynı zamanda kendileri için tanımlanmış süspansiyon ayarına da sahip ama burada siz müdahale edip süspansiyon ayarını kendinize göre değiştirebilirsiniz. Bu konuda son derece esnek. Rafine edilmiş gaz tepkisi hem pistte hem sokakta hissediliyor ve SP versiyonu standarda göre her nasılsa daha az yakıt tüketiyor.
Yolda motoru arzunuza göre sürerseniz göstergedeki yol bilgisayarında tüketim 8.5litre/100 km gösteriyor. Dikkat ederek kullanırsanız bu değer 6,5’a kadar düşüyor. İşin enteresan olan noktası motorun asıl yavaşken 2. ve 3. viteslerde daha fazla tüketiyor olması. Hızlandıkça ve vites yükselttikçe tüketim düşüyor. MT bu konuda çok acımasız. Pistte ise Euro 3 standart Mt- 10’lar 11,5 litrelerde iken SP’nin 9,5 civarında yakması dikkat çekici Demek ki Euro 4 emisyonlu motor gerçekten de doğaya daha az zarar veriyor. Gidişinde ise gazlamanın kısıtlanması anlamında hiç bir farklılık yok.
Sürüşü Neye Benziyor?
Aprilia RSV4’teki V4 gibi gırıltılı sesler çıkartıyor, insanı, sürücüyü deli ediyor. Ben böyle duyuyorsam kimbilir dışarıdan duyulan ses nasıldır? Gazı biraz açıyorum, sanki rideby- wire verdiğim komuttan daha fazla açıyor. Güçlü olabileceğini tahmin ediyordum ama böylesini de beklemiyordum. Gazlayınca tüketim daha da artıyor. Takılayım, yarım gaz dolaşayım deyince de pek düşmüyor. Çünkü insanı sürekli gazlamaya iten harika bir sesi var. Buraya gelmeden önce pistte KTM Super Duke GT kullanma şansım olmuştu. O da çok güçlüydü, o da kontrol edilemez gibi çıldırıyordu ama Yamaha ona göre daha iyi bir yol tutuşa ve bu sayede daha da çıldırma potansiyeline sahip gibi hissettiriyor. Aktarma dedik, vites oranları iyi ayarlanmış. Kısa ve dar virajlarla dolu Molla Fenari yollarında 2. vitesle neredeyse 150’lere kadar hızlanabildiğiniz gibi düşük devirde de silkelemeden ilerleyebiliyorsunuz. Pistte saatte 300km/s yerinde 250 ile gidebilecek gibi ayarlanmış olması motoru çok rahat kullanılır hale getirmiş. 2. ve 3. vites adeta otomatik gibi. Çok esnek.
Aslında 1000cc’lik 4 silindirli kocaman bir motor olmasına rağmen üzerine oturduğunuzda verdiği hissiyat oldukça küçükmüş gibi hissettiriyor olduğu. Bilmeyen birisi rahatlıkla 600’lük sanabilir. Oldukça oyuncu, oldukça kıvrak. Bu özelliğini çok beğendik. Dar dönüşlerde MT-07 kadar hafif değil, motor ekstra ağırlığını bir parça da olsa hissettirmeye başlıyor. Frenler hiç fena değil, ABS sürekli devreye girmiyor. Gözlerinizi yerinden çıkartacak gibi de vahşi değil. Yolcu selesi normal gibi görünse de biraz küçük, yolcu ayaklıkları ise bu motorun yolcuya uygun bir yol motoru olmadığını gösteriyor. Yolcu pegleri R1’den gelme olduğu belli olacak şekilde çok yukarıda konumlandırılmış. Böyle olunca yolcu dizleri kalçadan yukarıda kalıyor ve yolcu için arkada otururken gücü bacaklara vermek imkansıza yakın oluyor. 40 numaradan büyük bot giyen bir yolcunuz varsa ayakları sizin bacaklara temas ediyor. Dolayısıyla bu motorla uzun mesafelerde sürüp yolcu taşımak işi çok konforlu denemez.
Gösterge tablosu oldukça güzel tasarlanmış. Yamaha’nın son dönemde yaptığı gibi genel bilgiler içeriyor ve oldukça zengin. Kontrol düğmeleri FJR’den alınmış. Aynalar mükemmel değiller ama kötü de değil. Yol bilgisayarı arasında geçişler sol gidondaki tuştan yapılıyor. Marş ile kombine edilen kırmızı acil stop düğmesi sağ gidonda. Ön farlar tamamen LED teknolojisine sahip, motoru çalıştırınca direkt yanıyor. Günlük kullanıma uyacak pek bir pratik saklama alanı yok. Arka seleye ahtapot file ile çanta sabitleyebilir veya tank üzeri çanta takabilirsiniz. Yamaha’nın tasarladığı yan çantalar da dahil motoru günlük hayata veya seyahate uydurabilecek pek çok aksesuar var. Fiyatları biraz tartışılabilir olsa da hiç fena değiller.
Motorun yakıt deposu 17 litre benzin alıyor. 100 kilometrede 7-8 litre civarı yaktığı düşünülürse ışık yandığındaki menzili 200 kilometreden az. Kendinizi tutabilir de biraz daha yavaş sürerseniz, 200 kilometrede bir durmanız yeterli olacaktır.
Sonuç
2016 yılında 57.000TL’den satılan MT- 10’u pek kimseler almadı ancak biz çok beğendik. Ağustos 2017’de gelen ek gümrük vergisi ile standart MT-10 79.500TL’ye yükselirken önceden 79 bin lira olan SP de 95.880TL’ye yükseldi. Gerçekten de motor büyük heyecanlar vaat ediyor. İşçiliği iyi, oturuş pozisyonu iyi, kendi rakipleri arasında 150 beygir üzeri motorlarla karşılaştıracak olursanız beygir başına düşen paranın en düşük olduğu motor bu. 2017 sonu itibarı ile Yamaha bayileri ellerindeki 2016 sıfır MT-10’ları 66 bin liraya verirken 2017 SP’ler 78.000 liraya alınabiliyor. Motoru beğeniyorsanız stoktaki mevcut sıfırlar bitmeden hemen bir tane almakta fayda var.
Yorumlar
Loading…