Yamaha Sportif 125’likte Honda PCX’e karşı!
Bu bir karşılaştırma yazısı değil. Yamaha yeni bir skuter üretmiş, bunu yaparken de dünya genelinde kendi çapında rekorlar kıran Honda PCX’i kendisine direkt rakip olarak belirlemiş. PCX’e göre oldukça yeni olduğu için de, rakipte kusur sayılabilecek pek çok dezavantajı düzelterek kendisinde avantaj haline dönüştürmüş.
Yabancı basın lansmanlarında genelde bir kişi olan Türk gazeteci kontenjanı konusunda rekor kırmış durumdayız. Yamaha Türkiye’nin satış başarısına istinaden olmalı, 3 Türk gazeteci, bir de Yamaha’dan Nihat Çadırcı, 4 saatlik bir uçuştan sonra Lizbon’a yukarıdan baka baka indik havalimanına. İstanbul ile kıyaslarsak 500 binlik merkez nüfusu ile Lizbon Kadıköy’den küçük. Durum böyle olunca, havalimanı bize kıyasla şehir içinde denebilir. Uçak Taksim’de tekerlek açıyor, Tünel Meydanı’na iniyor gibi düşünün… Bu esnada da ne kadar tarihi yer varsa görünüyor. Ertesi gün bizi dolaştıran tiyatrocu Carlos’a sorduğumda “şehir merkezi 500 bin ama bütün metropoliten alan 2-3 milyonu bulur” diyor övünerek dediğinde, “oğlum seninki ne ki, gel bir de bizimkini gör” demek geçiyor içimden. Havalimanından şehir merkezi 20 dakika sürüyor haliyle. Otel girişine Nmax’in kanlı canlı iki örneğini koymuşlar, üzerlerinde farklı farklı aksesuarlar var. Yamaha’cılar bu modele, daha henüz çıkmadan farklı farklı aksesuarlar üretmişler.
Bu sunuş, hem motoru farklılaştırarak daha özel hale getirebilmenizi, hem de oldukça kullanılır ekipmanı direkt üreticiden bulmanızı sağlıyor. Aksesuar olarak ayak basma yerlerine atraktif paspas, elcik koruma, yüksek ön cam, arka çanta, konfor selesi gibi opsiyonları motora takılmış olarak gördük. Bir de gidon üzerine takılmış Garmin GPS vardı.
İlk Görüşte Aşk
Yok canım… Abartmayalım. Motor dünya güzeli değil. Ancak gazeteci arkadaşlarla konuşuyoruz, PCX’in bir kaç katı modern görünüyor gerçekten. PCX her ne kadar son dönemde daha çekik gözler, tamamı LED modern ön farlar ve arka stoplar, daha seçkin boya seçenekleri ile zenginleştirilmiş olsa da, kabul etmek gerekiyor ki o ince lastikleri sebebiyle, Yamaha karşısında baştan 1-0 yenik başlıyor olaya. Nmax’in sportif 125’lik skuter olayında akıllıca şekilde öne geçtiği en önemli nokta, adam gibi boyutlara sahip süper tekerlek ve lastikleri. Öncelikle jant çapları oldukça kalın, bu sayede bunlara insani özelliklerde lastik takılabilmiş. Buraya dikkat! Artık motoru alır almaz lastikleri değiştirmek zorunda değilsiniz. Yamaha Nmax’e Dunlop’ın Scoot Smart lastiklerini takmışlar, Lizbon’un yarı parke taşlı, yarı asfaltlı, yarı da tramvay raylı sokaklarında bile oldukça iyi yol tutuşları vardı.
İşlerin Perde Arkası
Sadece bizde değil, doğudan bu tarafa doğru geldiğimizde görüyoruz ki PCX satış rekorları kırmakla meşgul. Geçen sene Ducati’nin bir basın lansmanında eski Yugoslav Cumhuriyetleri’nin küçük devletlerinde motorun kendilerince satış rekorları kırmakta olduğundan bahsetmişti. Gittiğimizde gördüğümüz kadarı ile Lizbon’da da dağ taş PCX olmuş. Anladığımız kadarı ile Honda her yere SH göndermiyor, o ya da bu sebepten her bölgenin kendisine göre bir skuter modeli öne geçiyor. İşte şimdiye kadar, herkesin de kabul edeceği üzere, PCX bu öne geçme işini süper başarıyordu. Anlaşılan o ki, Yamaha “benim neyim eksik?” diye düşünmüş olacak, pastadan pay kapmak üzere saldırıya geçmiş görünüyor. Öncelikle motorun ana çizgileri PCX’e çok benziyor. Özellikle de skuterlerin genel problemi olan orta tünelin boş olması durumu hem PCX’te hem de Nmax’te benzer biçimde çözülmüş, orta bölüm boş bırakılmayarak boru şasi ile güçlendirilmiş. Bu sayede virajlarda ya da bozuk yollarda alet çok burulmadan konforlu biçimde yoluna devam ediyor. Ortada karenajların içinde olan yere de benzin deposu konumlandırılmış.
Nmax yeni baştan tasarlanmış bir motosikletin bütün avantajlarını bünyesinde barındırıyor. Motor kısmı sıfırdan bu motosiklet için Avrupa ve Japonya’daki ekipler tarafından tasarlanmış, motosikletin üretimi ise Endonezya’daki fabrikada olacakmış. Genel çizgiler rakibine göre çok daha güncel. Gösterge tamamen dijital ve oldukça çekici, koltuk altı tam bir kask alabilecek boyutlarda. Skuterin en önemli özelliği motorunun yeni baştan ve sıfırdan Nmax için tasarlanmış olması. Motordaki öncelikli yenilik Yamaha’cıların VVA adı verdikleri değişken bir valf sisteminin (bir benzerini şimdi yeni Multistrada’da Ducati kullanıyor) bu yeni su soğutmalı motora entegre edilmiş olması. Bu sistem sayesinde düşük devirlerde motor yüksek tork verirken, devir arttıkça devreye giren değişik açılı bir kam mili motorun yüksek devir çevirmesine olanak tanıyor.
Bu sistem sayesinde hem yakıt tüketimi düşük (gazlamalı sürüşte 2,2litre/100km’den bahsediyorlar), hem de 200 metrelik bir kalkış yarışında PCX’i 2,5 motor boyu geçebilecek kapasiteye sahip. 125’lik PCX 11,5 beygir iken Nmax 12 beygir güç üretebiliyor. Yamaha’cılar diyor ki, sadece düşük devirde iyi olan veya sadece yüksek devir performansına sahip motoru üretmek kolaymış, ancak ikisini aynı motora sokmak kolay değilmiş. Elektrikli bir solenoid itici ile kam milini iteklemeyi tasarlayarak zoru başarmış görünüyorlar. 6 bin devirde devreye giren sistem yüksek devirde motorun daha rahat yürümesini sağlıyor. Endonezya’da ürettikleri ve yine yüksek devir çeviren R25’in motoruna yaptıkları gibi bunun da silindir içini Diasil ile kaplamışlar, bu sayede pistonun problemsizce yüksek devirleri çevirebilmesi sağlanmış. Farların LED hale getirilmesi ile de motordan güç çeken alternatöre binen yük iyice aşağı çekilmiş, bu da motorun devirlenmesini daha kolay hale getirmiş.
Lizbon Sokakları’ndan Canlı Yayın
Sabah seher vaktiyle birlikte, yaklaşık kırk motor otelin önüne dizilmiş, motor başı yapıldı. Bu lansmana özel bir test sürüşü planlamışlar. Lizbon’da yaşayan 4-5 genç insan bulmuşlar. Bu gençlerin her biri ayrı bir meslek sınıfından, kimisi rehber, kimisi duvar resmi sanatçısı, birisi sörf hocası, birisi sahne tasarımcısı… Bu insanlar öğlene kadar grubundakileri kendi kafasına göre, kendi Lizbon’unda dolaştıracak, öğlen 13 civarında da Atlantik kıyısında buluşulacaktı. Benim grubunda yer aldığım Carlos sahne tasarımcısı idi ve grubundaki 6 motorluyu önce çalıştığı bir opera binasına, tarihi San Carlo’ya götürdü. Burada edindiğimiz bilgiler ve dolaştığımız tarihi binanın sahne arkası, üzerine para versek yapamayacağımız bir turdu. Sonrasında yeni yapılmış Expo bölgesine kahve içmeye gittik. Nmax bu turda bize bütün kolaylığını sundu.
Trafikte aralardan geçtik. Işıklarda Carlos’la çene çaldık, “şurası ne, burası ne?” dedik. Expo’ya giderken 2-3 gazeteci yan yana gelip gazladık, motorun 100-110 km/s arasını kolayca yaptığını test ettik. Motorun alçak ve hafif yapısı sayesinde durduğumuz zamanlarda hiçbir zorluk yaşamadık. Nmax’in en önemli özelliklerinden birisi de PCX’in dar paça pantolona benzeyen lastik donanımının aksine Yamaha’nın “alır almaz lastik yenileme masrafı” gerektirmeyecek olması. Oldukça performanslı görünen lastik boyutları daha iyi yol tutuyor ve lastiklerin profili sayesinde daha kolay yatıp kalkıyor. Üstelik standart olarak üzerinde gelen Dunlop ScootSmart lastikleri de keyifle kullanabileceğinizi test sürüşünde gördük. Lizbon’un inişli çıkışlı, kötü asfaltlı, bol çukurlu, bol tramvay raylı sokaklarında lastikler tutunma açısından (sıfır kilometrede olmalarına ve kayabilme ihtimallerine rağmen) süper iş çıkarttılar. Şehrin dar sokakları dokusunu korumak için midir bilinmez, acayip yamalarla kaplı.
Bir kısmı parke taş, bir kısmı asfalt yama, bir kısmı da tramvay yolu. Hatta tramvay yollarının pek çoğu kör, yani üzerinde gelip giden bir hat yok, yine de sökmemişler. Bu bölgelerde beğenmediğim özellik arka süspansiyonların sertliği oldu. Motosiklet komple zıplamıyor, ön süspansiyon yoldaki bozuklukları tıpkı Tricity’de olduğu gibi iyi absorbe ediyor. Ancak arka pek öyle değil. Oldukça sert ve hoplatmalar söz konusu. Yamaha’nın mühendisleri de bizimle. Merakla motor hakkındaki görüşlerimizi soruyorlar, bu şikayetimi belirtiyorum, lastiklerin havasının kiloya göre ayarlanmamış olabileceğinden bahsediyorlar. Her ne kadar hak versem de, 3-4 kademenin olduğu ayarlı bir çift amortisör olsaydı iyi olurdu diye düşünmeden de edemedim. Şehir küçük, bizim grup sayısı da fazla olunca diğer gruplarla birkaç yerde kesişiyoruz. Çiçeğin peşinde dolaşan arılar gibi vızıl vızıl dolaşıp bir diğer ışıkta birbirimizden ayrılıyoruz. Oldukça keyifli anlar yaşadık.
Nmax insanı çok çabuk kendisine bağlıyor. Trafik ışıklarında farkettiğimiz kadarıyla, bu motorda PCX’teki start stop sistemi gibi bir detay yok, ancak Yamaha’ya göre, bu sistem olmadan da Nmax PCX’ten daha az yakıt tüketiyormuş. 6,6 litrelik yakıt deposunun ortalama menzili 300 kilometre olarak verilmiş. Boyutu küçük gibi görünmekle birlikte tamamı dijital dairesel göstergedeki bilgiler çok rahat okunuyor ve kolayca izleniyor. PCX’e yeni modellerinde dijital bir bölüm eklenmiş, gelgelelim bu ondan daha çekici ve bir takım ekstra bilgiler sunuyor. Depo göstergesinin hemen karşısında yer alan bölümde anlık tüketim modern ve oldukça açıklayıcı biçimde takip edilebiliyor. Göstergeye baka baka giderken kendimizi Lizbon’un modern bölümü olan Expo fuarı için yapılan alanda buluyoruz. Burada bir kahve molası verdikten sonra istikamet Lizbon’un iki yakasını bağlayan asma köprü oluyor. Burada motorun son süratini tam göremesek de, söyledikleri gibi 100’ün üzerine rahat çıktığını test etme fırsatımız oluyor.
Lizbon, ortasından nehir geçen bir coğrafyaya kurulmuş. Aslında biraz İstanbul’u andırıyor. Hatta Carlos’un “burası için 7 tepeli şehir derler” biçiminde poz kesmesini takiben, içimden “haydi ordan, asıl İstanbul öyle” demek geliyor. Nehir o denli geniş ki, İstanbul Boğazı’nı andırıyor. Karşı kıyı, aslında Lizbon’un sayfiye alanlarını barındırıyor. Karşıya geçip batı kıyısına yönelince kısa süre içinde Atlantik kıyısına varıyoruz. Burada bizi önce bir dalga sörfü dersi ve ardından yemek molası bekliyor. Sörf dersini yine bizim ekiplerden birisini dolaştıran rehberimiz veriyor. Yemekten sonra sıra dönüş yoluna geliyor. Bu defa köprüyü değil, bir arabalı vapuru tercih ediyoruz. Vapura binerken dikkat ettiğim nokta motorda standart olarak bulunan ABS fren sistemi oldu. Genelde arabalı vapurların metal zeminleri araçların motorlarından sızan yağlar, deniz suyu ve toz ile kaplı olduğundan oldukça kaygan olur. Bu sınıfta bir araçta standart ABS’li fren sunulması pek görülen bir durum değil, Yamaha bu konuda iddialı davranıyor. Gelgelelim, hem şehirde hem gemi üzerinde bu sistemi denedim, önde sistemi aktive etmek oldukça zor, arkada ise ancak isteyince devreye girecek biçimde çalıştığını tespit ettim. Bu da lastiklerin ve fren sisteminin kilitlenmeyecek derece iyi çalıştığını gösteriyor bence. Ha, bedava ABS’ye de hayır demek mümkün değil, her zaman için varlığı, özellikle bu sınıfta, tercih edilebilecek bir sistem olduğunu biliyoruz. Günü feribot iskelesinden otele olan keyifli bir sürüşle sonlandırıyoruz. Nmax, yeni ve iyi tasarlanmış bir motosiklet olmanın bütün avantajlarını bünyesinde barındırdığını bize ispatlıyor.
Sonuç
Pizza taşıyan motorların sınıfından sonra, şehir tipi bir araç almak istiyorsanız, bu aletler oldukça biçilmiş kaftan. Hem son hızları, hem de yürüyen aksamlarının sağlamlığı sayesinde hem sürüşleri keyif veriyor, hem az tüketiyor, hem de bir yerden bir yere sürücüyü konforlu biçimde taşıyorlar. PCX ve Nmax karşılaştırmasını, Nmax Türkiye’ye gelince yapıp kendimiz görmek istiyoruz. Ancak şu açık ki, Nmax bünyesinde yeni bir motor olmanın verdiği bütün avantajları taşıyor. İyi bir çift lastik, dijital ekran, rakiplerine göre düşük yakıt tüketimi ve uzun menzil, VVA değişken valf sistemi, standart ABS, Nmax’in kesinlikle test edilmesini ve tercih listesine konulması gerektiğini düşündürüyor.?
TEKNİK ÖZELLİKLER
Motor: Tek silindir, sıvı soğutmalı, 4-zamanlı, SOHC, 4-subap
Motor hacmi: 125cc
Çap x Strok: 52,0 mm x 58,7 mm
Sıkıştırma oranı: 11,2 : 1
Maksimum güç: 9,0 kW @ 7.500 dev./dk.
Maksimum tork: 11,7 Nm @ 7.250 dev/dk.
Yağlama: Islak karter
Yakıt sistemi: Yakıt Enjeksiyon
Ateşleme sistemi: TCI
Çalıştırma: Elektrik
Şanzıman: V-Kayışı Otomatik
Ön süspansiyon: Teleskopik çatal
Ön teker hareketi: 100 mm
Arka süspansiyon: Tek kol
Arka teker hareketi: 90 mm
Ön fren: Hidrolik tek disk, Ø 230 mm
Arka fren: Hidrolik tek disk, Ø 230 mm
Ön lastik: 110/70-13
Arka lastik: 130/70-13
Toplam uzunluk: 1.955 mm
Toplam genişlik: 740 mm
Toplam yükseklik: 1.115 mm
Sele yüksekliği: 765 mm
Tekerlekler arası mesafe: 1.350 mm
Minimum yerden yükseklik: 135 mm
Islak ağırlık: 127 kg
Yakıt tankı kapasitesi: 6,6 litre
Distribütör: Yamaha Motor www.yamaha-motor.com.tr
Yorumlar
Loading…