Yazar: Aldo Bernardelli
Yeni TMAX’ta kusur bulmak gerçekten zor; bir scooterden istenen ve bir motordan
beklenen her şey onda var: Performans, sürüş keyfi ve güvenliği… Fiyatı bir önceki
modelle aynı, ama ABS isterseniz bir 500 Euro daha ödemeniz lazım.
Los Angeles deyince akla hemen Hollywood geliyor: Star System, film stüdyoları ve Pretty Woman, Beverly Hilss Cop, Pulp Fiction gibi sinema efsaneleri. Tabii mesafelerin birbirine uzaklığı ve yoğun trafik de Kaliforniya’nın okyanusa bakan bu ilginç şehrine özgü. Los Angeles’tan başlayarak galiba Amerika’da her şey daha bir göz alıcı. TMAX’larımız sinema dünyası yıldızlarının resimlerinin olduğu ünlü Walk of Fame caddesine, tam da James Dean’a adanmış yıldızın üzerinde park edilmiş durumda. Test sürüşünün ilk bölümünü buraya çok yakın olan Hollywood Bulvarına ayırdık. Tabii bu arada A.B.D.’de trafikte hız sınırlarına uymayanları çok ciddi cezalar beklediğinin bilincindeyiz. Hatta öyle ki, en hızlı akan arterlerde bile hız limiti sadece saatte 35 mil, yani 56 km/h. Bu hızda seyrederken altımızdaki mükemmel Yamaha maxiscooter bize herhalde duruyormuş gibi bir duygu yaşatacak.
Cep telefonları için yer var, iPhone için yok!
Yeni TMAX’ın seri ve agresif hatları dikkatlerden kaçmıyor. Arka kısmı superbike R1 modelini çağrıştırırken, ön siperlik üzerinde yırtıcı bir kuşun gözlerini andıran iki far ise motosiklete avının üzerine atlamaya hazırlanan bir yırtıcı havası veriyor. Hele yukarı doğru sert bir şekilde uzanan güçlü egzoz borusu, insanda buradan çıkacak sesi bir an önce duymak için merak hissi uyandırıyor. İlk bakışta belki biraz şaşkınlığa düşüyorsunuz: Zira yeni çizgileri oldukça agresif, ama her zamanki gibi geleneksel çizgiler hemen kendini gösteriyor. Sadece bu sefer biraz daha az “tourer”, biraz daha çok “sportif”. İmalat kalitesi her zamanki gibi yine zirvede ve en küçük ayrıntılara kadar özen gösterilmiş. Sele altı bölmesi aydınlatmalı ve içine rahatça bir entegre kask ile diğer küçük bazı eşyalar sığabiliyor. Ön panelin arka yüzünde, sağ tarafta kilitli bir göz var (içine yarım litrelik su şişesini rahatça koyabilirsiniz). Sol tarafta ise tepsi gibi dışarı çekilebilen küçük bir göz var ve bu da otoban biletini, bozuk paraları ve cep telefonunu koymak için ideal (ama iPhone için yer yok). Pleksiglas rüzgar siperliği bu sefer ayarlanabilir tipte ve bu da son derece yararlı. Ama ne yazık ki bunu yukarı veya aşağı doğru hareket ettirmek için alyen anahtarla altı vidayo gevşetmeniz gerekli. Sıkça başvurulabilecek bir ayarlama işlemi için biraz komplike bir sistem. Anahtarsız açılıp kapanan bir mekanizma işi kolaylaştırabilirdi ve fiyat üzerinde fazla bir etkisi de olmazdı.
O tam bir light-burner Saat 9:30 ve nihayet yola çıkıyoruz!
Bu saatte yola çıkmamız işe gidenlerin yarattığı trafik yoğunluğunu atlatmamız demek olsa da, yine de oldukça yavaş yol alıyoruz. Bu hem kalabalık bir şehirde olmamızdan, hem de Amerika’da herkesin kurallara uymasından ötürü trafikte araçların arasından (İtalya’da yaptığımız gibi) zikzak çizerek ilerlemenin mümkün olmayışından. Bu durumda TMAX’ın pek de ince bir yapıya sahip olmadığını fark ediyoruz (yaptığımız ölçümde seyir düzeni halinde 210 kg olduğunu gördük). Ama buna rağmen şaşırtıcı bir çevikliğe sahip. Ağırlık dağıtımı dengeli ve sağlam bir gövde ortaya çıkaracak ve günlük “git-gel”leri yorucu hale getirmeyecek şekilde tasarlanmış. Trafik lambalarında ayakları yere dayarken sadece ortalamanın altındaki kısa boylular bir miktar zorlanabilir, o da motorun yerden yüksekliği nedeniyle değil, alüminyum çift kirişli sağlam şasiyi örten orta tünelin uzunluğu nedeniyle. Yeşil yanıyor ve gaza basıyoruz! Gaz koluna gelen reaksiyon son derece ani: Kalkışlar tam bir light-burner işi… Burada trafik lambaları yeşil yanınca roket gibi fırlayanlara bu isim veriliyor. Şehrin trafiğinin açık olduğu parkurlarda bu maxi scooterin sürücünün komutlarına ne denli kolay yanıt verebildiğini ve motosiklet özelliklerinin üstünlüğünü daha iyi anlama fırsatı buluyoruz. Selesi gezi sınıfı motorlardan çok çıplak (naked) modellerinkini andırıyor. Düzgün bir forma sahip ama dolgusu aşırıya kaçırılmamış. Gidon aşağı doğru hafifçe eğik, bacaklar ise daha önce de belirttiğimiz gibi iri tünel yüzünden belli bir açıyla pozisyon alıyorlar. Kısaca TMAX üzerinde iki farklı pozisyonda olunabilir: Oturur durumda ve bacaklar toplanmış vaziyette, yada daha rahat, bacaklar öne doğru uzanmış ve otoban sürüşüne uygun bir pozisyonda.
Güçlü ivme, çok güçlü kalkış yeteneği
Tekrar Hollywood’a doğru dönüyoruz ve okyanusa uzanan upuzun Sunset Bulvarı’na giriyoruz. Beverly Hills’ten geçerken çok şık (ve pahalı) bir görünüm sergileyen Rodeo Drive ve Bel Air bölgelerinde kısa bir gezinti yapıyoruz. TMAX bu gezimizde bize egzozdan gelen tok ve hoş bir sesin yanı sıra son derece yumuşak mekanik reaksiyonlarıyla eşlik ediyor. Çok az hissedilen titreşimler sadece orta devirlerde ortaya çıkıyor, ama asla rahatsızlık vermiyorlar. Şehirden uzaklaşıyoruz ve trafik gitgide daha akıcı hale geliyor. Daha hızlı seyir yapmaya başladıkça bir şeyin farkına varıyoruz: Gaz kolunu kapattığımızda yeni kayışlı aktarım organı bir öncekine göre, yani yağ banyosu içindeki Hi-Vo ağır çift turlu zincire oranla daha az fren yapıyor. Okyanusa uzanan boş yollara çıkınca ibreyi saatte 120 km’ye kadar çıkarıyoruz. Şehirde bizi şaşırtan mükemmel ivmenin yerini bu kez harika bir kalkış hızı alıyor ve 80 km hızla giderken gaz kolunu sonuna dayadığımızda çok güçlü bir çekişle sırtımızın geriye yaslandığını ve ibrelerin bir anda yukarı fırladığını görüyoruz. Bu durumda daha fazla tork ve daha az devinime sahip olan motorun çıkardığı harika işe tanık oluyor ve virajlar arasında adeta kayıyoruz. Göstergelere gelince: Analog takometre ile devir saati kolay okunabiliyor ama LCD display zengin içerikli olsa bile küçüklüğünden ötürü zor seçiliyor. Saatin ve diğer bilgi ekranlarının karakterleri de çok küçük.
Highway Patrol önünde yana yatarak alınan virajlar
Okyanus kıyısını izleyerek dünyanın en güzel yollarından biri olarak kabul edilen Pacific Coast Highway boyunca ilerliyoruz. Aşağımızda uzanan okyanusun güzel manzarası ile birlikte rüzgarın da şiddeti artıyor, ama motor genelde oldukça korunaklı. Amerika’nın en eski surf merkezinin bulunduğu Malibu sahillerinden iki adım ötede verdiğimiz kısa molada hemen rüzgar siperliğini yükseltiyoruz. Şimdi artık daha korunaklıyız. Omuzlar yine bir miktar rüzgar alsa da rahatsız edici değil ve önümüzdeki pleksiglas rüzgarlık hem eğilmiyor, hem de hizası görüşü etkilemiyor. Bacaklar ise daha az korunmuş durumda. Ön panelin ince olması nedeniyle bacakların alt kısmı rüzgara bir hayli maruz kalıyor. Sonunda daha yükseklere, San Fernando Valley olarak tanınan vadiye uzanan yola geliyoruz. Şimdi artık sert virajlarda da altımızdaki motoru deneyebiliriz. Burada Yamaha firmasının tahsis ettiği iki otomobil test sürüşlerimizi gözlemliyor ve fotoğraf çekimleri yapılıyor. Test sürüşünün bu bölümü gerçekten çok keyifli ve maxi Yamaha’nın scooter’den çok, motosikletçi ruhu bir kez daha öne çıkıyor. Size verdiği güvenlik duygusu gerçekten mükemmel. Hem ağırlıkların dengeli dağıtılmış olması, hem de gövdede yapılan inceltme çalışmaları meyvesini vermiş. Nitekim TMAX’ı sınır noktalarda kullanmak için şimdi daha az fiziki güç sarf etmek gerekiyor. Viraja girişi gerçek bir motorunki gibi, sağlam bir ön şasi yörüngeden sanki raylar üzerinde gidermiş gibi asla ayrılmıyor. Yörünge düzeltmek için frenlere müdahale ettiğinizde de en ufak dağılma yok ve fazla konfordan çok sportif sürüşe göre ayar edilmiş süspansiyonlar çok iyi reaksiyon veriyor.
Tabii buna yardımcı olan Bridgestone BT-012 lastiklerin de hakkını vermek lazım. Motorun ilk donanımında yer alan bu lastikler de kesinlikle sportif sürüşe daha yatkın. İşte bu mükemmel dinamik özellikler deneyimli sürücü için keyif unsuru olurken, her koşulda güvenliği ön plana çıkardıklarından deneyimsiz olanlara da yardım eli uzatıyorlar. Ama yine de belirtelim; gaz koluna müdahale ederken çok dikkatli olmak gerekiyor, çünkü yüksek hızda seyrederken motorun gaz koluna verdiği ani yanıt sürücünün bir anda ne olduğunu anlamadan savrulması riskini ortaya çıkarabilecek türden. Bu durumda tabii frenlere de dikkat etmek lazım. Fren sistemi modüle edilebiliyor ama oldukça güçlü. Bu, özellikle çapı büyütülmüş arka fren diski sayesinde anlaşılıyor. Panikle yapılan sert frenlemelerde arka frene özellikle dikkat etmek gerekiyor, zira tekerleği kolayca kilitleyebiliyor. Dolayısıyla şubat ayında hazır olacak ABS fren sistemini “zorunlu” bir aksesuar olarak öneriyoruz. Bir de eski modelden aslında pek farklı olmayan yakıt tüketimine bakalım: Yakıt ekonomisi fena sayılmaz, şehir içi-dışı ortalamasında fazla zorlamadan 1 litre ile 18 km yol gidilebiliyor ve bu benzin fiyatlarını dikkate aldığımızda hiç de kötü bir sonuç değil. Sonuç olarak TMAX’ın Hollywood yıldızlar bulvarı Walk of Fame üzerideki yıldızlardan biri olmayı hak ettiğini çekinmeden söyleyebiliriz…
Motor: 4 zamanlı, sıralı iki silindirli, su soğutmalı motor. Silindir gömlek çapı 68,0 x 73,0 mm, silindir hacmi 530 cc. Kompresyon (sıkıştırma) 10,9:1; Supap zamanlama (dağıtım) sistemi: kafadan eksantrikli çift milli, silindir başına 4 adet supap, yağlama güçlendirilmiş kuru karterli, maksimum güç 6.750 devirde 46,5 bg (34,2 kW); maksimum tork 5.250 devirde 52,3 Nm. Besleme sistemi: elektronik enjeksiyon, kelebekli gövde çapı 34 mm, depo kapasitesi 15 litre rezerv dahil. Ateşleme sistemi: elektronik, NGK CR7E bujiler. Aktarım (Transmisyon): Birincil olan trapez kayışlı, ikincil olan helezon dişlere sahip dişlilerle, sonuncusu ise dişli kayışla. Şanzıman: otomatik hız varyatörü. Debriyaj: otomatik kuru santrifüjlü. Şasi: Alüminyum çift kirişli. Süspansiyonlar: Önde geleneksel teleskopik çatal, teker esneme payı 120 mm; arkada hidrolik monoamortisörlü, esneme payı 116 mm. Tekerlekler: ön lastik 120/70-15”, arka lastik 160/60-15”. Frenler: Önde sabit disk, çapı 267 mm, dört pistonlu fren kaliperi; arkada 282 mm disk, tek pistonlu fren kaliperi. Boyutlar (mm) ve ağırlık: Uzunluk 2.200, genişlik 775, yükseklik 1.420 / 1475 (ayarlanabilir rüzgarlık), akslar arası mesafe 1.580, sele yüksekliği 800, seyir düzeni ağırlığı 217 kg (ABS’li 221 kg). Renkler: Gri, gümüş, siyah. Garanti süresi: 2 yıl Fiyat: Anahtar teslimi ABS’li fiyatı 30.500 TL Distribütör: Yamaha Motor Türkiye – www.yamaha-motor.com.tr
Yorumlar
Loading…