MT-07 ve 09 2013 sonunda piyasaya çıktıktan 2 yıl sonra Yamaha bu motorlar üzerine kurduğu 2 farklı modeli gün ışığına çıkartmıştı.
Her ne kadar yürür aksamları üzerlerine kuruldukları modellere benzese de, havaları, renkleri ve görünümleri bambaşka gibiydi. İşte şimdi İstanbul’da bu iki modele bindik, arada gerçekten fark var mı anlamaya çalıştık.
XSR700, 60. Yıl Versiyonu Son dönemde Yamaha videoları oldukça değişik içerikler barındırıyor. Yarım kasklı, kot pantalonlu, deri gözlüklü, bir eski zaman filminden fırlamış gibi duran yarışçı kılıklı sürücüler bir takım felsefelerden bahsediyor, sonra da motorlara binip uzun düzlüklerde, terk edilmiş pistlerde gazlıyorlar. Hele bir tane motor var; “Faster Son”, üstü tenekeden kesilip biçilmiş, ama altı aynı MT-07. Kim bunlar derseniz, birisi Yamaha Motor’un Ürün Geliştirme müdürü, her dili konuşan karizmatik Shun Mizayawa, diğeri de “Hızlı Çocuk”ın tasarımcısı Shin Kimura…
Burada 2 ana fikir var. Bunlardan birincisi satış stratejisi. Yamaha’dan Shun, çok hızlı üretilen, fazla sayıda satılan ve hepsi birbirinin aynı olan motorların bir süre sonra müşterileri bayabileceğinin farkına varmış. Elinde 07 ve 09 gibi harika iki motor da var. Bundan ne yapsak diye düşünürken Kimura’nın psikopatik işler yaptığını görmüş. Kimura da eski motorları topluyor, üzerlerine dövme sacdan bir takım eklentiler yapıp gazlıyor Ancak tahminen eski motorları ayarlamak, gazlamak ve bundan performans almak çok kolay olmadığından yeni bir motor üzerine dökme sacdan tasarım yapsam nasıl olur merakı içinde…
İkinci konu da retro motor meraklılarının sağlıklı bir altyapı kullanması. Shun, Kimura’ya sıfır bir MT-07 verip bunun üzerinde çalışmasını söyleyince teklifi kabul edip “Hızlı Çocuk”u yapmış. Motoru Milano’da ilk gördüğümüzde gerçekten şok olmuştuk. Üzerindeki retro kaplamalar gerçekten de el emeği ürünü ve çok etkileyici çalışmalardı. Altındaki 75 beygirlik motor ve gerekirse takılan Akrapovic egzozlu 2 silindirli motor ise 200’ün üstüne çıkabilen acayip sağlıklı bir 07 motoru idi. Yamaha bu motoru eski XS650’si ile tek silindirli Cafe Racer’ı 90’ların SRX600’ünden esinlenerek şekillendirdiğini söylüyor. Genel olarak baktığımızda orta sınıf bir çıplak olan XSR700’de her şeyin çok basitçe ve fakat kaliteli biçimde ele alındığını görüyoruz.
Yurtdışı fuarlar sonrasında hep merak ettiğimiz XSR700’ü sonunda İstanbul’da bulduk. 60. yıl renklerine boyanmış, bu renklerle standardından daha da eski tip bir motoru andıran bu alet, oldukça çekici görünüyor. 07’den 4 kilogram daha ağır olmasına rağmen 186 kilogramlık yola çıkmaya hazır ağırlığıyla bir kuş kadar hafif hissettiriyor. Baharın güneşli günlerinden birinde Boğaziçi’nin virajlı yollarına çıktığımızda bir o viraja, bir bu viraja yatmanın keyfini kelimelere dökmek kolay değil. 07’den görsel farkı; içeriği tamamen aynı dairesel gösterge, depo, sele, arka çamurluk ve yuvarlak ön far ile arka stop biçiminde kısaca listelenebilir. Yamaha’nın Pirelli’den aldığı yine 120 ve arkada 180 genişliğe sahip Phantom lastiklerin deseni de tam bir eski zaman lastiğine benziyor. Desen eski olsa da yol tutuş elbette günümüz lastiği kalitesinde. Ölçülere baktığımızda 07’den tek farkı sele yüksekliğinin 1cm -yazıyla bir santim- daha fazla olması. Fotoğraflarımızı çeken Eren Dursun XSR900’de, ben 700’de Boğaz’da bir kafeden diğer kafeye kadar yarışıyoruz. Bir kahve için durup motorları kafenin önüne çektik. Kendisi sigarayı bıraktığı için sevinçli, güneşin de keyfini çıkartmak üzere motorların arkasında bir masada oturuyoruz.
Genel olarak baktığımızda arka stopların tamamen aynı olduğu görülüyor. LED ampullere sahip stop lambaları retro kabına konmuş modern bir ürün. Göstergeler de 700 ve 900’de aynı dış kaba sahip. 700’ün göstergesinde arka plan gri, üzerinde siyah dijitler varken, 900’de arka plan siyah, dijitler beyaz olarak tasarlanmış. Eski zaman görünümlü Pirelli Phantom’lar sadece 700’de var.
Sürüş İzlenimleri
Üzerine inip binmesi kolay, gidon turu süper, neredeyse olduğu yerde dönüyor (900 böyle değil), gazlayınca müthiş gidiyor, frene basınca, ehem, pek durmuyor. Daha doğrusu bana göre duruyor, Eren Dursun’a ve motorun sahibine göre durmuyor. Bunun ana sebebi onlar daha duyarlı bir fren kolu istiyorlar, ben ise skuterden gelme alışkanlıkla durana kadar basıyorum. Fren kullanımı için bir miktar alışkanlık gerekiyor, hafif motorların genelinde olduğu gibi arkada ABS çabuk devreye girebiliyor.
Motorun her ne kadar düşük hızlardaki yakıt tüketimi 4,5 litrelere kadar düşse de sürekli 200-200 gidince 6 litrelere kadar çıkıyor. Rüzgar koruması pek yok ancak bu sınıfta çok aranan bir konu da değil bu. Motorun esnekliğini ve oyunculuğunu çok beğendik. 60. yıl versiyonunun depo manzarası da harika. Göstergede gerekli her türlü bilgi, vites göstergesi dahil mevcut. 900’le karşılaştırırsak debriyaj hissiyatı ve viteslerin geçişi bu motorda daha keskin ve kaliteli. Arka sele konforu her iki motorda da tartışılır çünkü yolcu bölümleri küçük.
Motor karakteri konusuna da değinecek olursak, XSR’da da MT-07’nin 689cc’lik 2 silindirli motoru kullanılıyor. 75 beygirlik bu motor düşük devirden itibaren oldukça torklu, vites aralıkları iyi ayarlanmış güzel ve esnek bir motor. 2 bin, 2500 devir/ dakikadan itibaren hızlıca devirlenerek motoru alıp götürüyor. “Beğenmediğiniz hiç mi bir tarafı yok” derseniz, sol kumandalarını beğenmiyoruz. Korna düğmesi çok küçük ve aynı küçüklükteki sinyal grubu ile karışıyor. Korna çalmak isterken sinyal veriyor, sinyal vermek isterken korna çalabiliyorsunuz.
Boğaz kafelerinde ve fotoğraf zamanlarından arta kalan zamanlarda Kalenderin oralarda deli gibi viraj dönüyoruz. ABS’yi seri olarak sunan bu alette aslında çok da frene gerek yok, son derece güzel akan bir karakteri var. MT-07’nin herkesi neden başarılı motorcu yaptığını bir kere daha anlıyoruz. Sürüşü son derece kolay ve geometrisi sayesinde hataları affeden bir yürüyen aksamı var. Bunun süspansiyonlarını son derece başarılı buluyorum. Özellikle 900’e göre son derece rahat ve daha konforlu hissettiriyor. Aynı hissiyat 900’e karşı Tracer 700’de de vardı.
Sonuç
XSR700’ün baz modeli 2016’da yeşil veya fırçalanmış alüminyum depolu gri versiyonla piyasaya çıktı. Türkiye’de 2016 yılı içinde MT-07’den 6 bin lira civarında daha pahalı olduğu için pek tercih edilmedi. Bu sayede bayilerde halen yeşil veya gri modeli 33.600 liraya alabiliyorsunuz. Daha fazla para istenen 60. yıl versiyonunun 2016 modelini ise halen 34.600 TL’ye bulabilirsiniz.
2017’nin standart model rengi olarak bu sene siyah üretim yapılmış, bu modelde Mayıs ayı itibarı ile Türkiye’ye gelmiş durumda. Bu modelin fiyatı 35.500 TL olarak belirlenmiş. Ancak MT-07’nin renkleri arasında da bu sene siyah rengin oluşu, iki motorun birbirinden farklılaşmasını zorlaştırıyor. Renk farkı da olmayınca 29.500 liralık standart ABS’li MT- 07’nin üzerine 6 bin lira daha verilmesi çok anlamlı olamıyor. Tavsiyemiz, şayet tipini beğeniyorsanız, 2016’lara bir göz atmanız. Geçen senenin aksine -biraz da pazarlıkla- 3 bin lira farkla standart MT- 07’den daha farklı görünen bu yeni retro motora sahip olabilirsiniz. Fransa’nın Saint Quentin kentindeki MBK-Yamaha tesislerinde birleştirilen bu harika model, şimdiden Avrupa’daki retro severlerin ilgisini çekmiş durumda. En önemli özelliği de kendisine benzeyen egzotik retrolardan epeyce ucuz olması. Modeli kişiselleştirmek için Yamaha pek çok aksesuar sunuyor ancak bunların fiyatı günümüz koşullarında biraz pahalı kalıyor.
İkinci Görüş: Eren Dursun
XSR700
Bu sınıfta herkesçe sevilen bu fiyat performansı tutturan başka bir motor yok gibi. XSR700 yakışıklılığı ve giyisisi ile oturmayayım pantalonun ütüsü, karizmam bozulmasın demiyor. Günlük kullanımının önündeki tek engel efor gerektiren frenleri. Motor gücü, süspansiyon konforu, mini camı ile mutlu edecek bir motosiklet… Farklı balata opsiyonları ile ilk ısırıştaki fren hissi iyileştirilebilir belki… MT07 sürücülerinin ekseriyetle neden egzozlarını değiştirdiklerini de anlamış olduk, stok egzozu ile kısık sesli bir kükremesi var, ses artınca bastırılmış kükreme ortaya çıkıyor.
XSR900, Neo Retro Motorun Daha Çok Neo OlanıÇok merak ettiğimiz 900’lüğü 700’le aynı anda bulunca hemen kaçırdık sahibinden, sahil yolunda yaldır yaldır dolaştık. Sıfır kilometre 900’ün 09’a göre daha manyak gitmesi aklımıza “bu ne biçim retro” sorusunu getirdi…
Tıpkı XSR700’de olduğu gibi XSR900 de MT üzerine kurulmuş bir model olarak karşımıza çıktı. Ölçülere baktığımızda tek fark 1,5 santim daha yüksek selesi. Ancak deposu 09’a göre daha uzun, sele de daha kısa olunca, MT-09’dan daha geride oturuluyor ve gidona doğru bir parça eğilmek gerekiyor. Farlar ve stoplar yuvarlak, sele kısa, depo tek parça ve 09’un modeline göre son derece çekici, far tutucu, ön çamurluk taşıyı ve sele altı kapaklarındaki alüminyumları ise süper. Motorun süper görünmesini sağlayan detaylar daha doğrusu. Gösterge zemininin siyah olması okumayı biraz zorlaştırsa da son derece karizmatik durduğu tartışılmaz. Yamaha Avrupa’da tanıdıklarımız var, sohbet esnasında bu motor için “hipsterize edilmiş MT-09” tanımlamasını kullanıyorlar.
Sürüş İzlenimleri
Bir MT-09’da ne varsa, aynısı bu motorda var. Yani aslında hızlı bir motosiklet bu. Retro motosikletlere baktığımızda Moto-Guzzi, Triumph ve hatta hava soğutmalı Scrambler Ducati ile gidiş bakımından karşılaştırırsak buna binenler “bu ne biçim retro motor” diyebilir. XSR 900 aslında retro çizgileri olan spor bir motosiklet. Hız bakımından BMW R Nine T ile bir tutulabilir ama ondan da kat kat hafif oluşu sayesinde bir o kadar kıvrak. Düşük hızda kıvraklığını etkileyen tek kötü nokta biraz sınırlı olan gidon turu. Kısa mesafelerde U dönüşü manevrası yapmak için gidonu sağa sola çevirirken tıpkı MT- 09’da olduğu gibi “tak” diye sona gelip dayanması bazen işleri çok kötü bozuyor.
2017 öncesi MT-09’dan teknik olarak farklılaştığı nokta kaydırmalı debriyaja sahip olması. Ateşleme haritasını da Tracer 900’ünküne benzetmişler, gelgelim alet Tracer’dan 20 kilogram hafif olunca adeta uçar hale gelmiş. Bu durumda kaydırmalı debriyaj oldukça iyi iş görüyor. XSR700’ün arkasından yaptığımız kaygan Boğaziçi virajlarında bir sağa bir sola ordan oraya yatarken bazen gaza gelip biraz fazla vites düşürüyoruz, motor hiç kaymadan tekrar çizgisine giriyor. Şahlanmasına ve süper gidişine hayran kalmamak ise elde değil.
Son haftada 4 farklı MT-09’a binme şansı bulduk. Bunlardan ikisi 2013 ve 14 ilk MT- 09, biri bu XSR900, sonuncusu da 2017 kasa MT-09 idi. Yamaha son dönemde çok güzel ve çok çekici motorlar üretiyor ama süspansiyonları çok tel maşa. Örneğin 09 serisi fazla yaylanıyor. Yani uzunluk bakımından Türkiye yollarına uygun çalışma mesafesine sahip ama o bozukluklarda o kadar yaylana yaylana gidiyor ki biraz azıtmaya kalkarsanız yerle teması kesip hemen gözü korkutuyor. En sıkı pozisyonda dahi yeterli yay sönümlenme etkisine sahip değil.
2013’ten 2017’ye kadar olan motorların tamamında maalesef aynı ucuz süspansiyon hissiyatı var. Açmak gerekirse elbette çok kötü değil, ama insan neden daha iyisi değil diye soruyor. Örneğin XSR700’ün süspansiyonu yapısal olarak daha ucuz olmasına karşın hissiyatı bundan iyi. 900 serisinin tamamında yıl bazında farklı farklı ateşleme haritaları kullanılmış. 2013’ün orjinal haritası düşük devirlerde çok atlamalı zıplamalı, daha önce Tracer de kullanmışlığım var, bu ona göre çok aç ya da kapa –aniçalışıyor. 2014 modelininkinin ateşleme yazılımı ile sahibi fazla oynamış, onda ara patlamalar ve akrapovic egzoz var. 2017 model 09’da ön süspansiyon Tracer’daki gibi hem kompresyon, hem de rebound ayarına sahip ama süspansiyon konforu halen benzer durumda. XSR900 de onlardan pek farklı değil. Farklı olduğu nokta yukarıda da yazdığım üzere onlara göre daha deli dolu gitmesine sebep olan ateşleme haritası.
Michelin, Pirelli ve Bridgestone lastikler kullanan bu motorlar arasında birinciliği deneysel olarak 2013’e taktığımız Pirelli Scorpion Trail II’ler verdi. Şimdi İzmir’den hale, jale ve Bursa’dan bütün mahalle gelip “o lastik enduro lastiği, buna takılmazki” diyebilirler, olabilir. Ancak 4 kullanıcı da istisnasız biçimde %100 oranında lastiği beğenince bize de yazmak düştü. Yamaha’nın 900’lüğünde Scorpion’un en büyük becerisi her türlü asfalt yolda gazı mükemmel şekilde yola aktarabilmesi
XSR900’e dönüp yazıyı toparlayacak olursak, XSR, motor gücü bakımından 700’e oranla epeyce güçlü bir seçenek. Sele yüksekliği orta boylular için bir parça fazla, çanta takmak oldukça zor, taşıma kapasitesi de yolcu yeri dahil oldukça düşük. Buna rağmen fiyatı da normal 09’a oranla daha yüksek.
Sonuç
700’lükte uzun uzun yazdığımız üzere bu motorda da çeşitli fiyat seçenekleri var. Nisan 2017 sonunda genele baktığımızda 60. yıl versiyonu pek ortalıkta görünmüyor. 2016 model standart mavi ve gri renkleri 40.800 TL’den satılıyor. 2017 modellerin fiyatları ise 43.600TL. Standart MT-09’dan yaklaşık 4 bin lira daha pahalı. Bu farkı vererek 09’a göre daha çekici ve değişik görsel özellikleri olan, retro motorlara benzeyip de onlara göre çok daha psikopatik giden bir motor alabiliyorusunuz. Uzun yollar için Yamaha’nın aksesuar bir ön camı da mevcut. Karar sizin.
İkinci Görüş: Eren Dursun
XSR900
Platform o kadar başarılı ki bu şasi ve motordan her şey çıkabiliyor. Farklı motosikletlerle ardışık yıllarda güncellenen yazılımı nedeniyle farklı sürüş hisleri insanı şaşırtabiliyor. MT09 ve Tracer dan sonra XSR içlerinde nazaran daha sport oturuşa sahip daha hafif hissettiren bir motosiklet. Oturuş mu yazılım mı hafiflik mi nedenini tam olarak açıklayamadığımız bir şey nedeniyle XSR bu üçlü grup içinde en çılgın, değişik duygulara gark eden kardeş. Bu duygu seli içinde sele konforunun nazaran düşük olması bazılarımız için problem olabilir.
TEST EKİPMANLARI
AGV Kask, AGV K3 SV TOP BOLLO 46
Hem tura, hem de şehir içi kullanıma uygun bu tam kask AGV’nin yeni bir ürünü. İçine entegre edilmiş güneş vizörünün büyüklüğü çok iyi ayarlanmış. Hem gözlerinize gelen güneş ışıklarını başarılı bir şekilde kesiyor, hem de burnunuza falan temas etmiyor. Açıp kapatması da oldukça başarılı. 2017’nin bu yeni boya temasına bayıldık, özellikle retro motorun üzerinde 46 numarası ile kendimizi adeta kafeden kafeye yarışıyor gibi hissettik. Bağlama kemerinin kullanımı son derece kolay, kaskın içi terletmeyen malzemeden yapılmış. İçi tamamen sökülüp yıkanabiliyor. Ayrıca bir buğu camı da kutudan çıkanlar arasında.
AGV Kask, AGV K3 SV TOP BOLLO 46 Fiyatı 1.265 TL
Ürünü incelemek ya da satın almak için tıklayınız…
Dainese Veloster Deri Ceket
Tıpkı test ettiğimiz motor gibi Dainese’nin Veloster ceketi de modern koruma elemanlarının arkasında retro çizgilerle tasarlanmış bir ürün. Önünde Veloster’in V’si benzeri florasan yeşilinde çizgilere sahip bu yeni cekete bayıldık. Serin bahar günleri için bir de iç katmanı bulunan ceket, aşırı sıcak olmadığı müddetçe çok konforlu biçimde kullanılabiliyor. Hava ısındığında bu iç katman kolayca çıkıyor, ceketin bel bölgesinde bulunan hava alma fermuarları açılarak içerisi kolayca havalandırılabiliyor. Bel kısmı ayarlı, işçilik mükemmel. Dainese’nin adaptörü ile pantalonun bel kemerine fermuarlanıyor ve bu sayede sürüş esnasında bel açılmıyor. Güvenlik açısından bakacak olursak, dirsek ve omuz korumaları mevcut, sırt koruması içinse arkasında cep mevcut. Deri ürünlerine accayip ekstra vergi geldiği düşünüldüğünde Mototaş’ın Dainese’nin deri ürünlerini halen mantıklı fiyatlara sunmaya çalışıyor oluşu takdire şayan.
Dainese Veloster Deri Ceket Fiyatı 2.490TL
Ürünü İncelemek ya da satın almak için tıklayınız…
Tech90 Korumalı Kot
Vazgeçemediğimiz mükemmel ekipmanlarımızdan bir tanesi. İç astarının tamamı kevlar kumaşıyla kaplı, kalça ve diz bölgesinde standart korumaları var. Hem baharda, hem yaz başı ve sonunda rahatça giyilebiliyor. Üstelik “madein Turkey”.
Tech90 Korumalı Kot Fiyatı 300TL
Ürünü incelmek ya da satın almak için tıklayınız…
Dainese Druid D1 Eldiven
Severek uzun zamandır kullandığımız, son derece ergonomik yarış eldiveni. Pistte güvenli kullanım için olmasına rağmen konforunu sevdiğimiz için normal günde de kullanıyoruz. Hem bilekten hem de bilek arkasından sıkılarak ele tam oturması sağlanıyor. Üstündeki karbon parça ve altındaki sert plastik sayesinde güven hissi en üst seviyede.
Dainese Druid D1 Eldiven Fiyatı 1.105TL,
Ürünü incelemek ve ya satın almak için tıklayınız…
Dainese Street Biker Ayakkabı, 670TL
Ne zamandır istediğimiz Sneaker ayakkabı. İki yanındaki delikler sayesinde püfür püfür seyrederken ayağın iki yanını ve topuğu korumak da mümkün. Su geçirmez versiyonu da mevcut. Çok rahat bulduk, yaz için favorimiz.
Ürünü incelemek ve ya satın almak için tıklayınız…