Havaların ısınmasıyla kanımızın kaynamaya başlayacağı bir dönemin eşiğindeyiz.
Havaların ısınmasıyla kanımızın kaynamaya başlayacağı bir dönemin eşiğindeyiz. Yakında ağaçlar tomurcuklanırken, içimizdeki daha iyiyi, daha güzeli, daha yeniyi arayan arzularımız da, kış uykusundan uyanıp canlanacak. Kimi mevcut aşkını yeniden alevlendirecek, kimi yeni aşklara gaz verecek. İşte böylesi bir dönemde açılıyor motosiklet fuarı İstanbul’da. Fuarın nasıl geçeceğine gelince, motosiklet sektörünün iç dinamikleri, piyasa şartları, fuar firmalarının rekabet güçleri ve tabii ki hava şartları renk verecektir. Ancak asıl belirleyici katılımcı ve ziyaretçiler olacak. Ziyaretçilerin heyecanı sönük olsun, mükemmel bir biçimde hazırlanmış her fuar, fiyaskoyla sonuçlanır. Ya da tam tersi, coşkulu kalabalıklara istediğini vermeyen her fuar, aynı hüsrana uğrar. Bu denklemin merkezinde ziyaretçilerin mutluluğu vardır. Onları mutlu ederseniz, katılımcılar dahil herkes mutlu olur. Motosiklet dünyası olarak bugün geldiğimiz noktada, yıllardır motosiklet fuarlarını gezen motorseverleri mutlu etmek için düne oranla daha fazlasını vermek gerekiyor.
Fuarlar yeni ürün ve modellerin lansmanı için ideal zamanlardır. Bunu gerçekleştiremiyorsanız, stand alanları satış reyonlarına dönüşür ki, bu da motosiklet kullanıcılarının kendilerini yolunacak kaz gibi hissetmelerine yol açar. Ve sonuç, herkes için hüsran demektir. Her yıl yeni model çıkarmak ya da getirmek mümkün olmayabilir. O zaman fuar alanlarını satış reyonlarına dönüştürmek yerine “motosikletle aşk” panayırına dönüştürebilirsiniz! Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok! Dünyada motosiklet fuarlarının nasıl eğlenceye dünüştürüldüğü ortada. Motosiklet kullanmanın bir yaşam tarzı olduğunu, motosikletli yaşamın çok keyifli olduğunu anlatarak, çoluk çocuk fuara gelen herkesi, birer motosiklet aşığı olarak evlerine yollamak mümkün.
Neler yapılabileceğine ilişkin İngiltere’deki bir fuardan bir kaç örnek vermek istiyorum. Geçen yıl Birmingham’da kurulan fuarda kapalı bir alana 3000 ton kum yığıp yarattıkları özel parkurda dünyanın en iyi freestyle motosiklet yarışçıları ile akıllara durgunluk veren bir şölen gerçekleştirdiler.
Motosiklet almak isteyen ama hiçbir deneyimi olmayanları düşünüp özel bir pist tasarladılar. 125 cc motosikletlerle durma, kalkma, vites değiştirme gibi basit eğitimlerle insanların karar verme süreçlerine destek oldular. Aynı alanda dağıtılan ücretsiz eğitim kitaplarıyla ve indirimli kurs kuponlarıyla da bu süreci hızlandırdılar.
Motosiklet yarışlarına ilgiyi artırmak için özel bir pistte minik motorlarla küçük ziyaretçileri yarıştırıp ödüller dağıttılar. Bir başka noktada ise minik ziyaretçilerin 50 cc’lik motosikletle yaşadıkları ilk deneyime karşılık, sembolik kullanıcı lisansları dağıttılar. Bu ödül ve lisansların çocukların gelecekteki kararlarında ne kadar önemli olabileceğini tahmin ediyorsunuzdur. Ağaç yaşken eğilir deyip yine çocuklar için çimle kaplanmış, şişme balonlarla çevrelenmiş bir pistte oyuncak motorlarla “motosikletçilik” oynama fırsatı sağladılar.
Şehir içinde motosiklet kullanmış, ama off-road tecrübesi olmayan ziyaretçilere özel hazırlanmış toprak bir parkurda bu deneyimi yaşattılar. Motosiklet kullanıcıları, hazır bir araya gelmişken neden motosikletleri test etme fırsatı tanımayalım diye düşünüp aksesuar üreticilerinin de desteğiyle fuara katılan firmaların test motorlarını özel bir alanda meraklıların kullanımına sundular.
Bizde de film gösterimleri, sohbetler, tanıtımlar ve hediye çekilişi gibi etkinlikler oluyor, hatta bir iki akrobatik show da yapılıyor diyebilirsiniz. Ancak arada önemli bir fark var. Onlar motosikletli yaşama yakın duran herkese dokunmayı, deneyim yaşatmayı, motosiklet aşkını aşılamayı iyi biliyorlar; biz ise hala yolun başındayız. Ancak Türkiye de eskisi gibi değil, hiç kimse önüne konulanla yetinmiyor artık; herkes daha iyisini istiyor. Bu basit gerçeği kabul edersek motosiklet aşkını yayma konusunda biz de başarılı olabiliriz.
Motorunuzun ve yaşam sevincinizin hep “on” olması dileğiyle…