Her motorcu bu camianın parçasıdır. Kimisi yola çıkmaz bile, sırf motorunu temiz tutup onu seyretmek ister, kimisi sadece grup sürüşü yapar, kalabalığı sever ve kimisi tek başına sessizce yola çıkar, tıpkı benim gibi. 20 yıl önce ilk motorumla ilk şehir dışı sürüşümü yapmıştım, kimse bilmezdi. Yakın çevremde bilenler endişeleriyle engelolmaya çalışırdı ”Sakın şehir dışına tek başına çıkma, kadın başına çok tehlikeli. Hiç gördün mü ki, tek başına motorla uzun yola çıkan bir kadın?” deyip hevesimi kırmaya çalışırcasına bir sürü şey söylerlerdi. Onlar da kendi bakış açılarıyla haklıydı tabii, herhangi başka tek başına gezginkadın motor sürücüsüyoktu o zamanlar. Kimseye kırılmazdım ve kızmazdım, onlar da haklı kendince.Şehir dışına çıkmak bana hiç sıra dışı gelmezdi, o yüzden örülmüş bu toplum duvarlarını aşmakzor olmadı, ne istediğimi biliyordum ve endişe hissetmiyordum. Marşa basıp rüzgarı, motorumu ve doğayı yaşamak için sessizce yola çıkardım, kendim için. Daha ilk zamanlarda İstanbul’dan Bodrum’a gittiğimi annem bile bilmiyordu. Yol boyu merak etmesini istememiştim, vardığımda haber verdim. Onunla telefonda konuşurken “Ne yapıyorsun, neredesin kızım? sormuştu “Anne ben Bodrum’dayım” demiştim. Annem şaşırdı, Bodrum’a nasıl veya ne zaman gittiğim için değil, gittiğimi anlayamamıştı ki, evde olduğumu düşünmüştü, ama evimin bodrumu yoktu, ona şaşırmıştı :“ Kızım senin evde bodrumun yok ki, ne diyorsun sen?” deyince hatların karıştığını anlamıştım. Durum netleşince Bodrum’a gideceğimi onayolculuk öncesi söylemediğim için aslındasevinmişti, “Saatlerce ölüp dirilip dururdum,eğer bilseydim” dedi. Sonra bu gezinin dönüşü aklında geldi “Kızım bunun dönüşü de var, ben ne yapacağım şimdi?” deyip korkmaya başlamıştı. Onu teselli etmek için şehir dışı yolculuğun çok daha az riski olduğunu ve herşeyin kontrollü ve çok keyifli geçtiğini söyledim. Ne kadar etkili oldum bilemem, ama beni üzmemek için endişe etmiyormuş gibi yaptı desem yeridir, annem iyi ki varsın.
İlk şehir dışı gezimidaha ilk minik motorumla yapmıştım, hiç unutmam. İstanbul’dan çıkıp memleketime Tekirdağ’a gittim ve köy yollarını gezdim, Kumbağ ve Şarköy’de sürüş yaptım. Büyük heyecanlar yaşadım. Eskiden o senelerde Kumbağ – Şarköy arası yol çok tenha ve bozuk bir toprak yoldu. Genel olarak yollar çok yetersizdi zaten, ama harika yol tecrübeleri biriktirmeye başlıyordum. Bugünlere baktığımda yollarda sorun kalmadı, her şey kolaylaştı. Motosiklet camiası da çok büyüdü, çoğalan cesur yürekleri görünce iki kat daha sevinçli oluyorum. Hala bugünlerde bile eskiden olduğu gibi “Gitme, yapma, tehlikelidir” sözleri duyarım. O ilk yıllarımda beni endişelerle ve kaygılarla korkutmak isteyenler“İstanbul’daki köprüleri motorla sakın geçme”demişti. “Savrulursun, düşersin, çok tehlikeli, geçemezsin “gibi bir sürü şey söylendi. Öğretilmiş kaygı ve korkuyla iç içe bir toplumuz, ilk başta hep karşı çıkılıyor. “Sakın köprüden geçme” dediklerinde “Köprü sürüşü” fikri süratli bir şekilde cazip hale gelmişti kafamda.“Köprüyü sakın geçme”denildiği için kaygı oluşmuştu bende ve olmaması gereken bir tedirginlikle köprüyü geçtim. Sanırım kadın olduğum için başarısız olacağımı, gücümün ve cesaretimin olmayacağını ve korkutarak vazgeçeceğimi sanmışlardı. Hedeflere ulaşmak için bazenaz bazen çok cesaret gerek, risk almadan ileriyle gidilmez. Bu güzel bir yaşam felsefesidir.Hiç etrafa anlatmadanmotorumla yollara çıkardım, tamamen özgür bir ruhu hissederdim ve anlatılmaz bir keyif alırdım. O zamanlar bugünlerdeki gibi sanal ortamyaygın değildi. Çocukluğumdan beri yazı yazmayı seviyorum, eskiden tüplü dalış maceralarımıyazardım. Motorculukla yazı yazma merakımı birleştirmek her iki tutkuma çok keyifli bir boyut kazandırdı.Yazmayı çok seviyorum, iyi ve kötü yaşadıklarımı ve tecrübelerimi aktarmak ve paylaşmak hem yararlı oluyor ve hem bana hem okuyucuya keyif veriyor. Motorculuk öyle bir şey ki, çeşitli hobileri birleştirebiliyor vesadece kendi içimizde değil, her çeşit insanı da birleştirebiliyor, muazzam bir dayanışma gücü çemberiyle iç içeyiz. Yüz yüze birkere bile karşılaşmamış motorcular birbirini dost sayar. Bu sadece bir tutku değil, sadece bir spor da değil, çok daha fazlası. Motor kullanmayanlar için bile gurur kaynağı olduk. Ne mutlu bize…