Kabul edilebilir en yetkin ölçü birimi zamandır. Çünkü tamamen doğaldır ve esnetilemez. Bu felsefik cümleyle viraj, gaz konusunun biraz dışına çıkacağım.
Bence en büyük hırsızlar zamanımızı çalanlardır. Bill Gates’in fuzuli yere on dakikasını ziyan ettiğinizi düşünsenize. Adam sizi dava etse maddi olarak o on dakikanın kaybını zor öderiz. Yani, kimin zamanının çalındığı da çok önemli. İnsanlar bu yüzden asistan, şoför, yardımcı tutuyor. Bir ayda bu kişilerin kazanacağından daha fazla para kazanabilen biri doğal olarak yardımcıları sayesinde zaman kazanıyor ve bu zamanda kazandığının bir bölümüyle de personelini istihdam ediyor.
Konuyu daha karmaşık hale sokmadan basitleştireyim. Peki; şehir trafiğinde önümüze geçerek, ilave şerit oluşturup, gözüne baka baka arkadan kalkıp gelip üç araba öne geçen adamın bu üç aracın 5’er saniyesini çaldığı gerçeğini reddedemeyiz değil mi?
Bu beşer saniyelerin hesabının sorulabileceği detaylı bir adalet mekanizması olsaydı sorardık elbette ama maalesef yok. Bu ve bunun gibi ölümlü dünyada hesabı sorulamayacak küçük büyük işleri ilahi adalet kavramına havale ediyoruz.
– Adam önümüze geçti Hulusi.
-Allah belasını versin Müjgan, ne diyeyim.
Şüphesiz yaradan her şeyi görür ama trafik sorunlarıyla da uğraştırma be birader.
İşte tam burada bu detayların tamamını kontrol eden ve belirleyen unsur, yani toplumsal ahlak devreye girmektedir. Ben; bireysel ahlakın kişiye özel olduğunu düşünür ve savunurum. Ama toplumsal ahlak çevreyle şekillenir ve sizi iyi insan yapmak için yazılı olmayan kuralları devreye sokar.
Ancak ne yazık ki ülkemizde toplumsal ahlak sadece şekilcilikle yoğrulmaktadır. Bankayı dolandıran kişi elde ettiği paranın yüksekliğinden güç alarak bunu etrafına ballandırarak anlatıyor ve çevredekilerden övgüyle kabul görüyorsa bu sadece hırsızlığın alkışlandığı anlamına gelir ki dünyanın hiçbir gelişmiş medeniyetinde bunun savunulur bir tarafı yoktur.
Bindiği uçaktan yürüttüğü battaniyeyi; “Şekerim onu Dubai seyahatinde Hilmi abin Emirates’ten çaktırmadan aldı” cümlesi yadırganmıyorsa ve hatta battaniye evrilip çevirilip inceleniyorsa durum vahim demektir. Kimse; “Ulan kadın! Hatıra olması istenseydi hediye ederlerdi. Düpedüz çalmışsınız” demediği ve hatta bu tarz eylemlere sahip insanlar dışlanmadığı müddetçe toplumsal ahlakın oluşması mümkün değildir.
Çocukları yanında olan bir ebeveynin, emniyet şeridi ihlali yapması ve bunu kazanç olarak betimlemesi sonucunda çocuklarının büyüdüklerinde hangi ahlağa sahip bir birey olmaları beklenebilir ki?
İşte tüm bunların içerisinde motosiklet size uçaktaki o battaniyeyi satın alacak veya bankadan sıfır faizli, erteleme ödemeli dolgun kredi verdirecek gibi bir üyelik sunar. Tamamen ahlaklı, tamamen doğal, asla yadırganmayan ve oldukça eğlenceli bir üyeliktir üstelik. Keşmekeş trafikte zaman sunar size. Siz ise o zamanı ihtiyacınız varsa nakite, yoksa ruhunuzun kazancı için hobinize ayırabilirsiniz.
Yani beklentilerinizin karşılığı legal ve ahlaklı yolla da mümkündür. Çok beğendiyseniz Emirates battaniyesi bile ücreti karşılığı satılmaktadır.
Bu berbat durumdan tek pozitif çıkarımımız olabilir. Neticede bu kadar çok ahlaksızın olduğu bir yerde çocuk büyütmek, kötü örneğin teşhiri bakımından kolaylık sunmaktadır ve bu teorik de olsa bir avantajdır.
En kötü uyuşturucu sigaradır, çünkü kabul görmektedir, legaldir, sizi yavaşça öldürdüğü için içmemeyi erteler durursunuz. Ve aynı sigara gibi de en berbat hırsızlık şekli başkalarının zamanını çalmaktır. Özellikle trafikte küçük küçük çalınan zamanlar en büyük ahlaksızlığın en belirgin örneğidir. Bu yüzden bir ülkenin bir toplumun trafiğine baktığınızda ne kadar medeni olduğunu ve toplumsal ahlaka ne kadar riayet edildiğini görür anlarsınız. Trafik o yüzden hayattır.
Bu yüzden, boşa harcanan toplantılarla beyhude edilen bir şirketin de başarılı olması düşünülemez.
Trafik dangozlarından hareketle söylemek gerekir ki zamanı en efektif biçimde harcamak bireyin kendine karşı temel sorumluluğudur. Bu sorumluluğun başarısızlığını “Kısmet” diyerek ilahi adalete tecelli edemeyiz. Zaman ölçüsü tüm nesnelliğine rağmen maalesef herkes için aynı akmamaktadır. Hasta yatağında oğlunun ziyaretini bekleyen bir babayla, toplantılardan fırsat bulduğunda o babayı ziyaret edecek oğulun zamanları asla aynı akmaz.
İşte tam olarak bu nedenlerden kaynaklanan tüm sebeplerle zamanı çok ama çok iyi değerlendirmek gerekir. Hedefli, boşa harcanaksa bile planlı (ki bilinçli biçimde boşa harcanan zaman boşa harcanmış sayılmaz) efektif kullanmak gerekir zamanı. Umarım bu yazıyı okumak zaman kaybı olmamıştır.